Ne güzel demiş Tebrizli Şems; "Bilge dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir."
…
Hiç kimse ben olmazsam dünya dönmez, güneş doğmaz, yaşam akmaz diyemez.
Önyargıları kıramayan toplumlar hasta, çürümüş ve aşılmaya yüz tutmuş toplumlardır. Hasta ve çürümüş toplumlar hastalıklı, çürümüş kişilik ve bireyler üretirler. Çoğu zaman bunu içten kırmak çok ama çok zordur. Lakin imkansız değildir. Çünkü bu dünya da hiç kimse vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz değildir. Hiç kimse ben olmazsam dünya dönmez, güneş doğmaz, gece olmaz, hayat sürmez, yaşam akmaz diyemez. Mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez derecede önemli sanan insanlarla doludur. İnanmayanlar gidip bakabilir ve kendi gözleriyle görebilirler.
O nedenle bu gün yaşadığımız bu dehşet verici, tiksindirici, mide bulandırıcı, irrite edici ve kötülüklerle dolu fenomenler. Üzerimize hep böyle karanlık, çirkef bir karabasan olarak çöküp kalacak değiller. Hatta bu güncel gulyabaniler. Hiç kuşkusuz ki yarın doğacak güzel, güneşli ve aydınlık dolu gelecek günlerin müjdecisidirler. Unutulmamalıdır ki, dibe vurmadan düze çıkılmaz. Karanlığın en koyu olduğu yerde şafak patlar. Dolayısıyla bu kör karanlık günlerde dahi enseyi karartmamak ve ümitvar olmak gerek.
…
''Hiçbir hakiki bilgi kırıntısına sahip olmaksızın, sırf herşey hakkında çene çalıp gevezelik yapabilmek için, edebiyat tarihlerini okuma yönündeki günümüzün yaygın saplantısına karşı bir panzehir olarak, size Lichtenberg'den -gerçekten okunmaya değer- bir pasaj zikredeyim:
''Dünyada kitaplardan daha tuhaf satış metalarına rastlamak galiba imkansızdır: Anlamayan kimseler tarafından basılır, anlamayan kimseler tarafından satılır, anlamayan kimseler tarafından okunulur, hatta tetkik ve tenkit edilir; ve şimdilerde artık onları anlamayan kimseler tarafından kaleme alınmaktadır.''
Çocuk sordu babasına;
- Baba sana üç sorum olacak
- Bir kere gidince geri gelmeyen şey nedir?
Sustu adam...
- Hiç konuşmadan kendimi ifade etmek istesem ne yapmam gerekir?
Düşündü adam...
- Son olarak da hayatta nasıl mutlu olurum? Bana söyler misin baba? dedi.
Güldü baba ve
- Cevabım ''YAŞ'' tır oğlum, dedi.
- Pusulan yaş olsun senin...
- İlk sorunun cevabı dünyaları versen yaş'ını geri alamazsın.
- İkinci sorunda da bazen hiç konuşmana gerek kalmaz.
Bir damla göz'yaş'ın en güçlü cümleleri bile kurşuna dizer.
Son sorunun cevabı da hayatta mutlu olmak istiyorsan sen sen ol, hiçbir zaman 'yaş' tahtaya basma.