Bir yandan pandeminin yarattığı olumsuzluklar, bir yandan kuraklık…
Bölge her iki olumsuzluktan oldukça etkilendi.
Diyarbakır, Urfa, Adıyaman, Mardin, Siirt, Batman son yılların en kurak mevsimlerinden birini yaşıyor. Kuraklıktan dolayı çiftçi ciddi anlamda rekolte düşüklüğü yaşayacak.
Bu beraberinde saman kıtlığını da getirecek, hayvancılığı da olumsuz yönde etkileyecek.
Birbirini etkileyecek bir ekonomik silsile söz konusu.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Nisan ayı raporu da bu olumsuzluğu destekliyor.
Bu gibi duruma bölgede küçük kıtlık anlamına gelen “nan giranî” denir.
Geçmişte de yaşanan bir durum
Bunun etkisi hububatı ve insanı etkilediği kadar hayvan yetiştiriciliğini de içine alan bir ekonomik olumsuzluğu da beraberinde getirecek.
Bunda bitmeyen GAP projesi kapsamındaki sulama suyu eksikliği kadar, yer altı kaynaklarını etkileyen kaynak suları, DEDAŞ vs etkiler var.
Uzmanlar, “Tarım potansiyeli bu kadar yüksek olan bu illerimizde ve bölgemizde GAP Projesi ve sulama projeleri bir an önce bitirilmelidir. 1989’da başlanan GAP Projesi’nde enerjide yüzde 74, sulamada ise yüzde 54 gerçekleşme oranına erişilmiştir ve bu zamana kadar ki proje bedeli ise 40 milyar doları aşmış. Gerçekleşme oranlarıyla birlikte enerjide yaklaşık 30 milyar dolar, tarımsal sulamada ise 13 milyar dolar gelir elde edilmiş. GAP’tan kazanılan para GAP’a yatırılmış olunsaydı şu ana kadar bitmiş olur 1,8 milyon hektar alan tarım arazilerimiz suya kavuşmuş olurdu, kuraklıkta yaşamamış olurduk” diyor.
Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de yaşananlar bu alandaki eksikliği gözler önüne seriyor.
Peki, ne yapılabilir?
Tarım ve Orman Bakanlığı bir an önce ‘Kuraklık Eylem Planı’ hazırlamalı, kuraklıktan etkilenen çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borçların silmeli, 2022 tarım sezonu içinde çiftçilere, üreticilere bedava tohum ve gübre dağıtmalıdır.
Sosyal devlet anlayışı bunu gerektiriyor.
Aksi durumda ‘et’ten geçtim, unlu mamullerde ve yem fiyatlarında büyük zamlar yaşanabilir.