Mardin’de 50 bin çiftçiyi ilgilendiren elektrik sıkıntısı üzerine Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Atalay şöyle bir açıklama yaptı: “Borcunu ödemeyen çiftçilerimizi uyarıyoruz, şimdiden ekin ekmeyin, bizim size elektrik verecek gücümüz artık yok”
Bu ne anlama geliyor?
Tek kelime ile hukuk/devlet tanımamazlık.
…
DEDAŞ’ın benzer uygulamaları, özelleştirme sonrası neredeyse basamak basamak hayata geçirdiği bu uygulamalar; kendine tanınan iltimasların bir sonucu.
Devletin kendine yük gördüğü perakendeciliği, halkı ikinci plana atarak hayata geçirmesinin karşılığında oluşan bir hukuk var.
Mealan ‘Sen beni bu yükten kurtar ve bana istediğim parayı ver; ben seni her şekilde kollarım’ anlamına gelen bir durum söz konusu.
“Ekmeyin, elektrik vermeyeceğiz” hukuk tanımaz anlayışı; güncel olarak Mardin’i sonrasında Diyarbakır, Urfa, Siirt, Batman ve Şırnak’ı da içine alan bir söylem.
Aynı anlayış DEDAŞ’ın kapsama alanı içindeki altı ili ilgilendiriyor.
Ve bu sözler ‘sözün varacağı yer öngörülmeden öylesine pervasızca kullanılıyor ki anlayan büyük bir dehşetle anlıyor da, anlamayan şaşkın şaşkın bakıyor bu patavasızlığa.
…
Mesela bu bölgenin olmazsa olmazı buğday birçok ürünün hammaddesi olarak karşımıza çıkıyor.
Özellikle ekmek tüketiminin fazla olduğu ülkemizde buğday hayati önem taşıyan bir tahıl. Bu sebeple ülkenin birçok kısmında buğday yetiştiriciliği yapılıyor. Aynı zamanda makarna, pasta, bisküvi gibi yan sanayilerde de buğday hammadde olarak kullanılan bir tahıl. Bu sebeple tüketimi de oldukça fazla.
Türkiye 2000 yılında 92 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılmış. 2017 yılında eksilerek 77 milyon dekar alanda buğday ekimi yapan Türkiye bu süreçte 49 milyon ton buğday ithal etmiştir. Karşılığında ise 13 milyar dolar ödemiştir. Bu sebeple buğday üretiminin daha da artırılması gerekliliği görülmüştür.
Buğday ülkemizde olduğu kadar dünyada da birçok insanın gıda ihtiyacını karşılanması için oldukça büyük bir öneme sahip bir ürün.
2017 verilerine göre buğday ekiminin ve verimlinin en çok olduğu illere bakalım; Konya, Diyarbakır, Ankara, Şanlıurfa, Tekirdağ, Mardin, Yozgat, Adana, Çorum, Sivas olarak sıralanmaktadır.
İlk 10 il içinde üç il DEDAŞ’ın yetki alanında.
Ve buğday üretiminde bu üç ilin eksi de kalması sizce ne anlama gelir?
Birincisi Türkiye buğdayda daha fazla dışa bağımlı olur, ikincisi iç piyasada birçok ürünün hammeddesi olan buğdayın azlığı arz talep üzerinden piyasada manipülasyona neden olur.
Ve bunun halka, üretim yapana zararını ve son olarak devlete olan maliyetini bir düşünün…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Üreticilerimizden ricam tek karış boş arazi bırakmadan tarlalarını ekmeleri…’ ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ‘…maliyetlerdeki artıştan endişe etmeyin, gönüllerinizi ferah tutun ve tohumu toprakla buluşturun’ konuşmalarını yanyana koyduktan sonra; Kendi kurumuna zarar gelmesinde kime gelirse gelsin diyen ve kendini devletten büyük gören bu kuruma, devletin vereceği bir cevap yok mu? Diye sormak hakkımızdır herhalde.