Pişo Meheme’yi bilen bilir; bilmeyenler için kısaca bir anlatalım.
Diyarbakır'da doğmuştu. Kürt'tü, Kürtçe'yi de çok iyi bilirdi. 1.60 boylarındaydı. Gençliğinde çok yakışıklıydı. Her zaman bıyık uzatırdı. Pantolon, yelek ve ceket giyerdi. Yaşlı olduğu dönemlerde biraz zayıflamış, hafiften kamburlaşmış, saçları önden hafif seyrelmişti. Ceketini omuzuna atar ya da elinde taşırdı. Ceketini elinde taşıması, kavgaya girdiğinde, ceketini sol eline sarıp hasmının bıçak darbelerini savuşturmak içindi. Başına kasket takar, tesbih kullanırdı. Devamlı şarap içer ve genelde sarhoş dolaşırdı. Ayık olduğuna pek şahit olan yoktu. Çok cesur biriydi. Kimseden korkmazdı. Saldırgan değildi ama kendisine sataşana hiç tereddüt etmeden saldırırdı. Usta bir hırsızdı.
Geçimini de yankesicilik yani cepçilik yani hırsızlık yaparak sağlardı. Genelde Batman, Kurtalan, Bismil vb. yerlere giden trenlere binip cepçilik yapardı. Ama Diyarbakır'da cepçilik yapmaktan kaçınırdı. En büyük özelliği çok iyi bıçak kullanmasıydı. Bıçağı onun gibi ustaca kullanan biri daha yoktu memlekette. Kendini savunmak ya da mecbur kaldığında adam yaralamak için kullanırdı bıçağı. Asla bıçaksız dolaşmazdı. Bıçağı kendisiyle özdeşleşmişti adeta. Savurduğu bıçak asla boşa gitmezdi. İsmi bıçağı kullanmaktaki becerisiyle anılırdı. Bıçağı parmaklarıyla ayarlar, karşısındaki kişide istediği şekilde yara açardı. Adama vurdu muydu muhakkak yaralardı ama asla öldürmezdi. Kızdığında söylediği en meşhur laf “bi piçağ ataram ha” ya da “attım mı mıhlaram ha” idi.
Eskiler filozof atfettikleri Pişo Meheme’nin "İyi bir adam meyhanede bozulmaz , kötü bir adam Camide düzelmez” ve hatta ''preze hayat doxri yaşanmaz'' dediğini söylerler. (Mustafa Gazi’nin Diyarbakır Kabadayıları, Delileri ve Pışo Meheme kitabından alıntı)
Birçok vukuatı olduğu söylenir. Haddi var hesabı yok…
…
Prof. Dr. Ahmet Özer ise Pışo Meheme’yi şöyle anlatır:
Qırıx, kırılmış kişidir. Kimseler onu düzeltmediğinden kırgınlığını kırıklığa dönüştürerek yürüyüp gider. Yaşadığı toplum “ötekidir”. Qırıx öteki değil, “ötekinin ötekisi”dir. Topluma, insana, düzene kırgın ve yabancıdır. Şehrine asla. O yüzden yaşadığı yeri ve mekânı asla terk etmez. Yaşamı ile yaşadığı şehre renk katar.
Pişo da Diyarbekir’in kadim, namı diğer Gavur Mahallesi olan Xançepek’in vazgeçilmez Qırıx’ıdır. Burada Ermeni, Süryani gibi gayri Müslim Hristiyan gruplar yaşar; ondan mütevellit Gavur Mahlesi denmiştir. İşte bizim Pişo bu mehlenin has kırığıdır. Xançepek Pişo’yu, Pişo Xançepek’i yansıtır. Çünkü kırık tarihsel ve toplumsal olarak yaşadığı coğrafyanın karakter insanıdır. Pişo da yaşamı, yiyişi, yürüyüşü ve racon kesişi ile bu karakterlerden biridir.
Ama her qırıx gibi Pişo da bir düzensizlik insanıdır, sistemle barışık değildir; bu yüzden o sistemi, sistem de onu sevmez. Düzeni reddeder, başıbozukluğu sever. Tarzı gereği hiçbir işe bakmaz, zulada yaşar. Disipline uymaz; uzun hesap yapmaz, günlük yaşar, geleceğe dair hiçbir projesi yoktur. Okumuşluğu da yoktur. Sekiz yaşında başladığı küçelerden on dördünde mezun olmuştur. Qırıx’ın şahsında tüm resmî kimlikler hükümsüzdür. (Devam Edecek)