İsra Suresi 32. Ayette zina konusunda Rabbimizin buyruğu dikkat çekicidir: “Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.” ‘Zina yapmayın’ yerine ‘zinaya yaklaşmayın’ uyarısı kendi içinde birçok mesaj barındırmaktadır. Bu ayeti anlayabilmek için şu hadis dikkate şayandır: Ebû Hureyre'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: "Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır." (Buhârî, İsti'zân 12, Kader 9)
Buradaki zina kavramı cinsel haramı ifade eder. Bakışlarla başlayan süreç diğer azaların da eşlik etmesiyle zina fiilini işlemeye kadar götürür. Resûl-i Ekrem (s.a.s) Hz. Ali’ye bu konuda şöyle bir uyarıda buyurmuştur: “Ey Ali! Bir bakışa ikincisini ekleme! Çünkü ilk bakış (kasıtsız olduğundan) senin için affedilmiştir. Sonraki bakışa ise hakkın yoktur.” (Ebû Dâvûd, Nikâh, 42-43; Tirmizî, Edeb, 28)
Zinaya yol olacak bütün davranışların ilk basamağı bakıştır, zihne bilgi toplayan gözler hayallerin ve kalbin bulanmasına istikametini şaşırmasına sebep olur. İlk bakış göze çarpma şeklinde istemsiz bir görme eylemidir. Sonraki bakış artık amaca dönük maksatlı ve muharrik bir eyleme dönüşür. Rabbimiz bizleri şöyle uyarır: “Allah, gözlerin kötü niyetli bakışını ve kalplerin sakladıklarını bilir.” (Mümin, 19)
Ayette haram kılınan zinaya yaklaşmama eyleminin ahlaki ve dini boyutu bulunmaktadır. Fıkıhtaki karşılığı aralarında nikâh bağı oluşabilecek iki kişinin yalnız kalmaması şeklindedir. Zina, bütün semavi dinlerin ve insanlığın ortak kültüründe her devirde büyük günah kabul edilmiş, toplumsal olarak büyük bir suç olarak görülmüştür. Bu suçu işleyenlere birtakım cezaî yaptırımlar öngörülmüştür. Zina, hem kişiye hem topluma büyük ölçüde maddi ve manevi zararlar veren çirkin bir fiildir. Ahlâka aykırı bu davranışlar aile mefhumunun yok olmasına, nice yuvaların yıkılmasına, kişinin iç huzurunun kaybolmasına aile fertleri arasında huzurun kalmamasına, nesebi belli olmayan anne baba şefkatinden yoksun çocukların artmasına sebep olur.
İslam dininde beden Allah tarafından insana verilmiş bir emanettir. “Senin bedenin, senin kararın” anlayışı yoktur. İnsan beden emanetini istediği gibi kullanma tasarrufuna sahip değildir. Allah'ın belirlediği kanunlara göre yaşamayan bir insan hem dünyada hem ahirette sorumlu olur. Zevk peşinde koşarsa hem manevi, hem maddi buhranlar yaşar huzursuzluk içinde kaybolup gider.
Dinimiz kural koyarken o kuralların korunmasını sağlayacak bir düzen de koymaktadır. Zinanın haramlığı içinde ona götüren yolların, müstehcenliğin, kadın erkek ilişkilerinde ölçüsüzlüğün haramlığını barındırır.
Günümüz teknolojisi gözlerin, kulakların, ellerin, dillerin, zihinlerin, hayallerin, kalplerin müstehcenle kirlenmesine, zinaya götürecek yolların kolaylaşmasına sebep olmaktadır. Manevi hayatın, iç huzurun, gönül dünyasının, utanma ve hayâ duygularının haramla kirlenmesini istemeyenler sınırlarını bilmeli ve kendini korumak için elinden geleni yapmalıdır.