Telvin Kardeşlik Özkaya yazdı: Tembellik…

Tembel; çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan kimse olarak tanımlanır. Sevilmeyen bir özellik olarak hepimiz tarafından bilinse de...

Tembel; çalışmayı sevmeyen, çaba göstermekten, sıkıntıdan kaçan kimse olarak tanımlanır. Sevilmeyen bir özellik olarak hepimiz tarafından bilinse de hangimiz zaman zaman tembellik yapmıyor ki? Özellikle çağımızın tembel nefsi besleyen imkânlarıyla kuşanmışken...

Bir tıkla evi süpürdüğümüz, ülkenin bir başka köşesindeki dostlarımızla göz göze sohbet ettiğimiz, kafamıza takılan bir konuda ansiklopedi karıştırmak yerine bir tıkla google’dan istediğimiz bilgiye ulaştığımız, saatler belki de günlerce yolculuk yapmak zorunda olmadan 3D teknolojisiyle sanal turlarda dolaştığımız, bizden kilometrelerce uzaklıktaki bir üniversitenin ulaşılması zor bir hocasının konferansına, dersine oturduğumuz yerden katılabildiğimiz imkânlara sahipken tembellik nasıl kuşatmasın ki bizleri…

Tembel kişi Arapça karşılığıyla “keslân”, çoğulu “kusâla” kelimesi Kur'an'da iki yerde geçmektedir.(Nisa Suresi 142, Tevbe Suresi 54 ) Her iki ayette de namazda tembellik yapmak kınanmaktadır. Hem dünya hem ahiret için üşengeçlik yapmak, çabalamamak, sıkıntıya göğüs germemek, yavaş davranmak, ertelemek başarısızlığın başlangıcı olur.

Tepkisiz ve hareketsiz olmak bir anlamda irade göstermemektir. Kemalat yolculuğunda insanı insan yapan çalışmasıdır, gayretidir. Dünyaya gözlerini yeni açan bir bebek dahi artık çaba sarf etmeden karnını doyuramayacaktır. Hem maddi hem manevi âlemde nasip, çalışmaya bağlıdır. Eskilerin dediği gibi “Hareket olmadan bereket olmaz.”

İnsan sadece maddeye yönelir ve nefsani arzular ve şehevani isteklerinin esaretine girerse; ulaşabileceği kemal sıfatlardan mahrum kalır. Hakikate gitmek ve mutluluğa ulaşmak için hem dünyada hem ukbada ilerlemek ve yükselmek müslüman kimsenin yegâne amacı olmalıdır.

Rabbimiz İnşirah Sûresi 7. Ayette "O halde önemli bir işi bitirince diğerine koyul” buyururken insanın bütün vakitlerini hayırlı ve yararlı faaliyetlerle değerlendirmesi gerektiğini emreder. İbadet, dua, tebliğ ve irşad gibi dinî faaliyetlerin yanında çalışma, üretme, öğrenme-öğretme, yardımlaşma ve dayanışma gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkını vermesi istenir. Müslüman kişi gerek çalışmasında gerekse ibadetinde yalnız Allah’a yönelmeli, her işini öncelikle O’nun rızasını gözeterek yapmalı, ne diliyorsa O’ndan dilemeli, ne istiyorsa O’ndan istemelidir.

Sâd Sûresi 41. Ayette Hz. Eyyub’un Allah’a “Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azap verdi” diye seslenmesi, tembelliğin, üşengeçliğin, ertelemenin, yorgunluğun şeytandan olduğuna açık bir delildir.

Hz. Peygamber (s.a.s)’den sadra şifa bir duayla bitirelim: “Allahım! Âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve kabir azâbından sana sığınırım. Allahım! Nefsime takvâ nasip et ve onu her türlü günahtan temizle; onu en iyi temizleyecek sensin. Ona yardım edip eğitecek sadece sensin. Allahım! Faydasız ilimden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.” (Müslim, Zikir 73.)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri