Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Şubat’ta yapılan Kabine Toplantısının ardından elektrikteki yeni düzenlemeyi duyurdu.
Buna göre, meskenler ile tarımsal sulamada kullanılan elektriğin KDV’si yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü. Meskenlerdeki düşük tarife sınırı ise günlük 8, aylık 240 kilovatsaate yükseltildi.
Cumhurbaşkanı böylece tüketime göre faturalarda net yüzde 8 ile yüzde 14 oranında bir indirim sağlandığını, mesken abonelerinin yıllık 7 milyar lira daha az fatura ödemesinin hedeflendiğini söyledi.
Düzenleme ile ayrıca ticarethane statüsündeki elektrik abonelerinin günlük 30, aylık 900 kilovat saate kadar tüketimi olan ilk dilimine yüzde 25 indirim uygulanacağını da açıkladı.
Dün sabah Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 1 Mart’tan geçerli olmak üzere düşük kademe elektrik tüketim limitinin günlük 8 kilovatsaate çıkarıldığını açıkladı.
Velhasıl yüzde 129’a varan zamlardan yaklaşık 14’lere yapılan bir geri dönüşüm; beri yandan kademeli kullanımdan günlük kullanım meskenlerde 240’a ticarethanelerde ise 900’e çıkarıldı.
Biraz daha açacak olursak; konutlar için limit içindeki tüketimlerde kilowattsaat ( kWh) bedeli meskenler için 1,26 TL, aşan kısımda ise 1,89 TL’ye yükselecek.
Aynı şey akaryakıt içinde yapıldı.
26 Şubat’ta litre başına benzinde 1,61, motorinde ise 1,51 zam yapıldı.
1 Mart itibariyle oto gaza 33 kuruş zam yapılırken benzine 23, motorine ise 96 kuruş indirim yapıldı.
Aynı zaman diliminde Diyarbakır’da toplu taşımaya da zam yapıldı.
Belediye otobüsü tam 3.5 TL, İndirimli 3 TL, öğrenci 2 TL, minibüslerde ise 4.5 TL, öğrenci 2.5 TL oldu.
Özel Halk Otobüslerinde ise tam 4 TL, indirimli 3.25 TL, öğrenci 2.5 TL olarak belirlendi.
Düşünün elektrikte yüzde 129’a varan zamdan yüzde 14’lük bir geriye dönüş, akaryakıtta bir gün evvel 1,61 TL’lik zamdan üç gün sonra yapılan 96 kuruşluk zamma sevinir hale geleceğiz neredeyse.
Toplumun psikolojik durumunu düşünün; gerçi o ruh halinde bu kez toplu taşımaya yapılan zam ile ne yapacağını bilemez bir hale geliyorsunuz.
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
Orantısız bir kavgada ya da saldırıda arda arda aldığınız darbe karşısında vücudun merkezi bir zaman sonra adeta uyuşur ve acıyı hissetmez.
Ancak darbeler sona erdikten sonra sinir sistemi sadece yüzeysel ağrıları değil vücudun içindeki travma ve tahribatları da hissetmeye başlar ve acı tam anlamıyla o zaman tamimiyle hissedilir.
Toplumun genel ruh hali de şu an öyle sanırım. Henüz darbeler tam anlamıyla bitmediği ve zaman zaman da yapılan sözde geri dönüşlerle “herşeyi yapıyoruz ama olmuyor ve tamamen milli yeni bir ekonomik programla tüm bunları aşacağız” denildiği için insanlar umutla geleceğe bakmaya motive ediliyor.
Bir anlamda insanlar iyi günlerin geleceği ve çekilen acının kutsallığı ile aldığı darbeleri eşdeğer görerek kurtuluş yakındır hikayesini inanmaya zorluyor kendini.