Felaketlerin birleştiren yanı; acıları sağaltıyor.
İçerden dışardan uzanan her bir el felaketzedeleri mutlu ediyor.
Enkazların başındaki gönüllüler, sivil toplum kuruluşlarının koşuşturması, AFAD, UMKE, Kızılay ve isimlerini sayamadığımız onlarca yardım kuruluşunun tek yürek oluşu umudumuza umut katıyor.
Felakete eşlik eden dondurucu soğuklar, diğer olumsuzlukları şimdilik göz ardı edip odaklanan tek şey insan hayatı.
Dünyanın karşılaştığı en büyük afetlerden birini yönetmek elbette kolay değil. Böylesi bir süreçte ortak noktamız insan hayatı, yardımlaşma, dayanışma olmalı.
Yanlışlar, eksiklikler yok mu?
Elbette var ve olacak ama bu can alıcı boyutta olmamalı. Olanı da kendimizi de içine katarak bertaraf etmeliyiz.
Eleştirinizi aklınıza not edin; hele bir toz duman dağılsın, normale erişelim. O zaman dökelim ortaya yanlışları.
Çevre, Şehircilik Bakanlığı’nı mı, yerel yönetimleri mi eleştireceksiniz. Çıkın ortaya eleştirin o zaman.
Şimdi çıkıp bu kargaşanın içinde yapacağınız sadece bulanık olanı daha da bulanıklaştırmanın ötesine geçmeyecektir.
Önceliğimiz dayanışma olmalı!
…
Saatler sonra dondurucu soğuk ile birlikte enkazdan çıkarılanlar umudumuza umut katıyor. Hele bir çocuk, bir kadın, bir baba kurtarılması gerilen yüzlerimize ufak da olsa tebessüm katıyor.
Önceliğimiz deprem bölgesinde çalışan insanları demoralize eden paylaşımlar yapmamak.
‘Yakınlarını kaybedenleri gördükçe, kendi kurtuluşuma sevinemiyorum’ diyen insanların hassasiyetlerine ve elinden geldiğince yardıma koşan; umuda umut katan herkese teşekkürler. Hayatlarını kaybedenler, şehit mertebesindeler, mekanları cennet olsun, acınız acımızdır. Yaralı olanlara da şifalar diliyorum.