Her ne kadar gerçek rakamları yansıtmadığı iddia edilse de; enflasyon, TÜİK’in açıkladığı rakamlarla bir kez daha tescillendi. Tüketici Fiyat Endeksi Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,46, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 22,81, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,14 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 29,88 artış gerçekleşti.
Tüm bunların üstüne gelen Rusya’nın Ukrayna işgali zaten var olanı daha da içinden çıkılamaz hale getirdi. Dünya ham petrol fiyatlarındaki sert artışların da akaryakıt fiyatlarına yansıtılması gibi özellikle maliyeti artıran fiyatlar, tüketicileri oldukça zor durumda bırakıyor.
Yükselen enflasyonda en çok eleştiri alan ekonomiyi iyice kırılgan hale getiren uygulamalar, hem tarım politikaları hem de tarım ürünlerinin halka arzında yaşanan sıkıntılar, önü alınamayan stokçuluk ateşi körükleyen unsurlar olarak duruyor.
Her geçen gün ücretler, hızla eriyor ve alım gücünü düşürerek yoksullaşmayı tırmandırıyor.
Henüz 3 ay önce rekor artışla düzenlenen asgari ücret, maaşlar, emekli aylıkları; yükselen enflasyon karşısında dört kişilik bir ailenin sadece aylık mutfak giderlerinin 6 bin TL’yi bulması çok yetersiz kalıyor.
Mevcut tablo içinde toplumda asgari ücretin enflasyona göre yeniden belirlenmesi talebi arttı. Bu talebe; Cumhurbaşkanı Erdoğan başlarda kayıtsız kalmadı. Cumhurbaşkanı, 25 Mart’ta yaptığı açıklamada, “Yıl ortasına geldiğimiz zaman çalışma ve sosyal güvenlik bakanım önüme mevcut durumu getirir. Yıl ortasında böyle bir değerlendirme gerektiğinde biz kesinlikle vatandaşımızdan, hele hele işçimizden böyle bir şeyi esirgemeyiz. Veren el alan elden hayırlıdır." dedi.
MHP Milletvekili Saffet Sancaklı da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü Temmuz ayı ile birlikte asgari ücretten emekli maaşlarına kadar zam yapılacağını söyledi.
Bu söylemler ve beyanatlar vatandaş arasında beklentiyi hayli yükseltirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Mart’ta “Ben vatandaşıma onu aldatacak, yani yapmayacağımız veya yapamayacağımız bir şeyi söylemeyi doğru bulmam. Asgari ücreti tespit için bir komisyon var, her sene toplanıyor. Dolayısıyla da bunun vakti Aralıktır. Vakti geldiğinde de asgari ücretle sorumlu olan sendikalar ve çalışma bakanlığım otururlar konuşurlar, adımı atarız. Durum bu” ifadelerini kullandı.
Bu açıklama toplumda büyük hayal kırıklığı yaratırken, çalışanların yangının içinde savunmamasız bırakıldığı eleştirileri yükselmeye başladı.
Bu en çok da hayatlarını asgari ücretle sürdüren milyonlarca çalışanı ve emeklileri ağır şekilde mağdur etmeyi sürdürecek gibi görünüyor. Bu durumda yıl içinde düzenleme yapılmaz ise, yıl içinde önemli bir gelir kaybı anlamına geleceği açık.
Gelelim sadede; Türkiye’nin kaderini belirleyen önemli bir seçmen kitlesini temsil eden bu kesimin; 2023’te yapılması planlanan seçimde sandığa giderken tercihlerini belirleyeceğini unutmamak lazım.