Foto: Arşiv
Sanat Sokağı esnafı geçtiğimiz hafta Pazar günün artan elektrik faturalarına ilişkin bir açıklama yaparak zamların geri çekilmesi ve indirim yapılması çağrısında bulundu.
Esnaf hafta başından itibaren üç gün boyunca gün önce 5 dakika ışıklarını söndürdü, mum yaktı ve alkışlarla, ıslıklarla zamları protesto etti.
Çarşamba günü yapılan son eyleme polis işyerlerinin ışıklarını açtırarak gereksiz bir müdahalede bulundu.
Peki esnaf tam olarak ne istiyor?
Esnafın talebi basit; son dönemde büyük rakamları bulan elektrik faturalarında zamların geri alınması.
Ancak Sanat Sokağı’ndaki eylemde dile getirilen bir başka talep de vardı. Sorunun asıl kaynağına işaret edilen talep elektrik dağıtım şirketlerinin kamulaştırılmasıydı.
Ofis Sanat Sokağı Güzelleştirme ve Koruma Derneği Başkanı Ümit Umdu, eylem başlarken de biterken de aynı talebi gerçekçi bir dille tekrarladı:
“Bu ay fatura mı ödeyeyim, yoksa kira mı ödeyeyim ayrımı yaşıyoruz. Zamlar özellikle esnaf üzerinde çok ciddi bir yük olmuştur. Ya 3-5 şirketin çıkarlarını korumaya devam edeceksiniz ya da yıllarca vergi vermiş esnafın yanında olacaksınız. Yapılan zamları derhal geri alın ve özelleştirme ile özel şirketler eliyle yapılan elektrik dağıtım işini üstlenin.
Elektrik dağıtım şirketleri devletleştirilmeden bu enerji sorununun ortadan kalmayacağı açıktır. Elektrik üretim ve dağıtım işletmeleri acilen devletleştirilsin. Esnafın elektrik borcu silinsin”
Eylemin son günü bir başka esnaf aynen şu sözleri sarfetti: “Bu zulmü kabul etmiyorum. Bin 350 TL elektrik faturası geldi bana, ben bunu nasıl ödeyeyim. Ben öfkelenmeyeyim de kim öfkelensin! 1.350! 20 gün TEDAŞ için çalışmam lazım. 10 gün de kira için çalışmam lazım. Ne yiyeceğim peki? Bu memlekette öleyim mi?”
…
Zamlarla ilgili talepler aynı.
Diyarbakır Barosu hem de Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (DESOB) elektrik zamlarının geri çekilmesi için yargıya başvurdu.
Sorun zamların iptali değil; Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, gözden kaçırılanı ifşa ettiği duruma bakalım:
Dağıtım şirketi için biz ne ödüyoruz? 2013 yılı, bütün Türkiye’deki 21 dağıtım bölgesinin işletme hakkı devrinin yapıldığı yıldır. O yüzden ben 2013 yılını referans alıyorum: 1 Ocak 2013 ve 1 Ocak 2022. 1 Ocak 2013 tarihinde faturalarımızdaki dağıtım bedeli 5 kuruşken bugün yaklaşık 33 kuruş yani yüzde 560’lık bir artış var. Türkiye’de enflasyon artışı bunun yarısı bile değil. Hiçbir şeyin artışı yüzde 560 değildir. Türkiye’de faturalandırılan elektriğin toplam miktarı 230 milyar kilowatt saattir. 1 kuruşluk bir fiyat artışı toplamda 2.3 milyar liraya tekabül ediyor. 1 Ocak 2022’den geçerli olan tarifede sadece 100 kilovat saatlik tarife için bize yükledikleri zam 45 kuruştur. TRT payı ve vergi fonuyla 1.5 liralık indirim yaptılar. 46 kuruş zam yaptılar. Bize yansıyan fark 100 kilovatlık enerji tüketiminde 45 kuruştur. Biz buna sermaye aktarımı diyoruz. Bir avuç özel elektrik şirketine sermaye aktarımıdır. Bunun altyapı gerekçelerine işin iktisadi boyutuyla ilgilenen uzmanlar zaten söylerler. 2022 yılında ne olacağını bilemediğimiz finansal risklerin de yükü sırtımıza yüklenmiş oluyor. Zam oranı dağıtım şirketlerinin bile beklentisinin çok üzerindedir. Önce şu zammı geri çekin. Maliyetle bir ilintisi yoktur. Kanun gerekçesi boşa düşmüştür.”