Amasya’dan ipek dokuma ustası istenir, Diyarbakırlı eşrafın şartı vardır. Bu iki usta ile ilgili; “Dut fidanı yetiştirmesini iyi bilecekler” yazar taleplerinde. Diyarbakır Valisi Ahmet İzzet Paşa, bu eğitmenlerin tüm yol masraflarını ve maaşlarını halkın ödemeye hazır olduğunu da ekler talep yazısına.
Dut ağaçları için teşvik verilir, fidanlar ücretsiz dağıtılır, eğitimler verilir, Karadeniz’den getirilen iki öküz arabası imalatçısı neredeyse her hafta bir yeni atölye açar. Hevsel Bahçeleri’nin tüm sınırı dut ağaçları ile doldurulur. Sur dibine dut ağaçları ekilir. Mardin Kapı ile On Gözlü Köprü arasındaki yola iki sıra dut ağaçları ekilir. Kulp, Lice, Silvan’da dut ağacı ekenlere vergi imtiyazları tanınır. Çok kısa bir süre sonra bu üç ilçe dut ağacı ormanına dönüşür. Fiskaya’ya boydan boya dut ağaçları ekilir. 1914 yılına gelindiğinde Diyarbakır’da sadece şehir merkezinde dut ağaçları 2.750 dönümlük bir yer kaplamaktadır. Koza yetiştiriciliği ve dokumadan elde edilen gelir devletin öngördüğünden fazla olur. Osmanlı, 60 bin kuruşluk Harir öşrü (vergi) karşılığında ihaleyi Vatagaroğlu Ohannes’e, Keşiş oğlu Mikail’e ve Beşiktaşlı oğlu Barnanaz’a verir. Ancak bu miktarın çok üstünde gelir elde edilir. Fazla üretim Vatagaroğlu Ohannes ve arkadaşları tarafından Diyarbakır mal sandığına teslim edilir
1850’li yıllardan sonra artık Diyarbakır hem ipek kozası üretimi hem de dokumasında zirve yıllarını yaşar. Restore edilip ziyarete açılan Cemil Paşa Konağı’nın bir kısmı ipek ve puşi atölyesi olarak kullanılır. Bu atölyenin ustabaşısı ise, sanatçı Udi Yervant Bostancı’nın babası Hagop’tur. (Yakup).
O yıllarda Cemil Paşa Konağı ile Meryem Ana Kilisesi’nin olduğu sokak arasında Sinek Pazarı denilen bir semt bulunurdu. Diyarbakır’ın büyük atölyeleri genelde bu semtte toplanmıştı. Ali Paşa ve Behram Paşa mahallelerinde evler atölye olarak kullanılırdı. Koza üretimi genelde ailece yapılan bir işti ve evlerde yapılırdı.
Bu kadar koza üretimi olur da, koza borsası ve koza hanı olmaz mı?
Mardinkapı ile Balıkçılarbaşı arasında Koza Hanı artık yok maalesef. Balıkçılarbaşı’nda hâlâ aktif olarak postane hizmeti veren Balıkçılarbaşı Postanesi o yıllarda Koza Borsası olarak kullanılmış. Urfakapı’daki İpek Hanı ise artık yok.
1888-1905 arasında Bursa İpek Böcekçiliği Enstitüsü’nden mezun olan 1200 küsur öğrenciden 7’si Diyarbakırlıymış.
1904 yılında Diyarbakır’da birinci Ziraat ve Sanayi Sergisi yapılmış. Sergide en büyük emeği Diyarbakır’ın ünlü çarşafçısı ve kumaş üreticisi Agop vermiş. Agop yetkililerden madalya ve taltif almış.
Bu tarihten sonra işler ters gitmeye başlamış. İpek öşrüne yapılan aşırı yüksek zamlar dokuma atölye sahiplerinin ve koza üreticilerinin bir kısmının işi bırakmasına yol açmış. Hastalıklar karşısında yöneticilerin müdahalesinin yetersizliği, dut ağaçlarının sulanması için yapılması gereken su yollarının kaynak yetersizliği yüzünden yapılmaması, artan hırsızlık vakalarına karşı önlemlerin etkili olmaması koza üreticilerinin ve atölye sahiplerinin gelirlerini düşürmüş, vergilerin ödenmesinde zorluklar yaşanmış. Devam Edecek