2020-21 eğitim ve öğretim yılı mevcut sorunların gündeminde ve koronavirüs yüzleşmesiyle nasıl olacağı belli olmayan bir şekilde yüz yüze eğitime başlıyor.
Görünen o ki, geçen yıl olduğu gibi bu sene de ilk, orta, lise ve üniversiteler uzaktan eğitim yapacak. Hükümetin aldığı karar doğrultusunda bazı sınıf ve okullarda isteğe bağlı yüz yüze eğitim de planlanıyor bu süreçte.
Belli öngörüler uzak ihtimal olmamasına rağmen malumun ilanı bir durum diyebiliriz. Türkiye’de 1,5 milyon öğrencinin evinde bilgisayar, tablet ve internet bulunmamasının zaten var olan eğitimdeki eşitsizliği daha da derinleştiği bir durum var ortamda.
Sadece Türkiye’nin değil neredeyse tüm dünyanın hazırlıksız yakalandığı ortamda, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile yakalanmaya çalışılan ivme ne yazık ki yakalanamadı. Böylesi ağır bir yük için hazırlıklı olmayan eğitim sistemi ve hükümet, daha verimli geçirebilecek bir süreci ne yazık ki heba etti.
Hem derslik hem hijyen konusunda yetersiz olan okullarda bu yıl Mart ayından beri başlayan altı aylık süreçte alınan sözde tedbirlere bakınca üzülmemek elde değil.
Yüz yüze eğitime başlamak için MEB, bu 6-7 aylık süreçte yeni okullar, yeni derslikler yaparak, seyrekleştirme olanağı sağlamış olsa, yine aynı şekilde lavabo sayısı artırılıp, hijyen koşullar sağlamış olsaydı bunlar bir güven unsuru olurdu.
Geçmişte de var olan ‘eğitimde fırsat eşitliği’ zaten yoktu; bu süreçte de hepten yok oldu.
Mutlu azınlık özel ders de alıyor, dershaneye de gidebiliyor, uzaktan eğitimden de rahatlıkla yararlanıyor!
Mutsuz çoğunluk ise yine mağdur ve bırakın EBA üzerinden normal bireğitimi, bilgisayarı ve internet erişimi olmayan milyonlarca öğrenci var; onlar için bu süreçte hiç bir şey yapılmadı!
…
Eğitim en temel kamusal hizmetlerden ve herkesçe ulaşılabilir, eşit,parasız, bilimsel ve nitelikli olması gereken en önemli alan ancak, emeğimizle, vergilerimizle yarattığımız varlıklar, kamusal kaynaklar başta eğitim ve sağlık alanındaki insanca bir yaşam için kullanılmıyor.
Bir özel okullar, kurslar cennetine dönen güzelim ülkemizde ideolojik saplantıların merkezinde olan eğitimde sorunu ve en önemlisi fırsat eşitsizliği ne yazık ki pandemi döneminde hem de göz göre göre daha da derinleştirildi.
Ve gittikçe işlevsizleşen, bilgiye ticari bir değer kazandırmayı amaç edinen vasıfsız üniversite mezunu yaratan para tuzağı bir eğitim sisteminin kucağındayız ne yazık ki. Pandemi sürecinden gelecek yıllara miras kalacak sorunlar silsilesine daha bir sorunlar katarak ve vizyonsuz olarak başlıyoruz.
Ve bu sorunları bir neslin üzerine boca etmenin derdini kendine dert etmeyenlerin rahat tavırlarıyla yaşıyoruz bunu.
Kolay gelsin…