Bizler bu fani ve yalan dünyada kıymetli değerleri yaşarken anlamayız, anlatmayız ama o insanları kaybettiğimizde artık iş işten çoktan geçmiştir.
‘Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.’ Diyor Hz Mevlana.
Yine Batı kökenli bir filozofta ‘Tesadüf bir başlangıçtır. Finali sen oynarsın, perdeyi kader kapatır’ diyor.
Evet, tesadüflerin sırlarını anlamak çok zordur.
Bu manada ünlü bir İslam düşünürü şöyle der bir konuşmasında;
“İnsanları tanımak ve anlamak çok zor bir iştir. Tanıdığınız bir insanın yeteneklerini keşfetmek ise imkânsıza yakın bir zorluktadır. Böyle bir insanı fark ettiğiniz de ise bir an durmadan, duraksamadan o insana ‘sen bir değersin’ demekten çekinmeyin”
Böyle bir tesadüfler zincirinin sonunda ama dostun vasıtasıyla Salim Ensarioğlu’yla güzel bir sohbetim olmuştu.
O zaman Salim Ensarioğlu ismini değerlendirmemin ölçüsünün sadece onun kullandığı Türkiye ve bölge odaklı bir duygu ve düşünce paylaşımından kaynaklanmadığını belirteyim.
Ensarioğlu adeta yaşayan bir tarihti.
Kısa süren Ensarioğlu ziyaretimden sonra ’hayat hikâyesinde başka bir noktaya odaklandım.
Kolay değil, Diyarbakır gibi bin kilometre ötedeki bir kentten çıkıp kanaat önderi olarak zirveye çıkacaksınız, siyaset denen kurumda hizmet aşkıyla çalışırken Başkentteki politika kurtlarının arasından yıpranmadan çıkıp, bürokrasi denen kaypak ve kaygan bir zeminde Diyarbakır’a, tüm bölgeye ve ülkeye hizmet için dur durak tanımayacaksınız, durmayacaksınız ve başarılı olacaksınız.
Salim Ensarioğlu sadece bir kanaat önderi değil aynı zamanda lider ruhlu bir kişilik.
Tüm eylem ve söylemlerinin perde arkasında onun bu yönünü yakaladığımı açık ve net olarak söyleyebilirim.
Çünkü lider ruhlu olmak öyle doğmakla mümkün olur. Eğitim, para, güç, şans faktörleri insanı bir makam veya mevkie taşısa da o insanın lider olduğuna kanaat getirmek için başka parametrelere bakmak gerekir.
Lider ruhlu bir insanı nasıl tanırız diye aklınıza bir soru takılırsa cevap vereyim;
Salim Ensarioğlu’nun duruşuna, gözlerine ve vücut diline bakın
Eğer toprağın altındaki elması gören gözleriniz varsa mutlaka bu dediğimin ne anlama geldiğini anlarsınız.
Salim Ensarioğlu’nu anlatan bu makale dizisine göz atan okurlardan bazılarının aklına ‘Salim Ensarioğlu hatasız, mükemmel bir insanımı ki onu böylesine güzel cümlelerle övüyorsun’ sorusu gelebilir.
Bu soru haklı ve doğru bir sorudur.
Bir yazar okuruna saygılı olmak ve onun zihin dünyasında doğabilecek her soruyu, her endişeyi gidermek zorundadır. Çünkü kalemin namusu bunu zorunlu kılar.
Elbette Salim Ensarioğlu melek değil bir kuldur.
Bütün insanlar gibi onunda eksik yönleri, yaşam yanlışlıkları olmuştur.
Bir ismi makaleme konu alıp yazmaya başladığım bir kimliği, kişiliği veya olayı analiz edip ilk bulgulara ulaştığımda ve o ismi zihin dünyamda takdir etmeye başladığımda o şahsı veya olayı kutsamadan, çıkarsız ve salt övme amaçlı olmayan nesnel bir bakış açısıyla anlatmak dillendirmek hissiyatına girerim.
Hassas ve naif bir ruha sahip olan Salim Ensarioğlu son derece beyefendi kişiliği ile konuşmasındaki yumuşak üslubu ve sözlerini seçerek konuşurken karşısındaki insanın gönül dünyasına kolayca girebilen bir kimliktir.
Salim Ensarioğlu isminin benim zihin ve ruh dünyamdaki karşılığı ise liderlik ruhunu besleyen liyakat ve temsilde hakkaniyete sadakatidir.
Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür;
Özelde Diyarbakır’ın genelde Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölge illerinin geleceği bir dönemin Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu gibi insanların elleri üstünde hayat bulacak. Bitti