Korona virüs (Covid-19) salgını, son yıllarda tırmanışa geçen ve iklim değişikliğinin sebebi sayılan sanayi üretimi, araç trafiği vesair sebeplerden kaynaklanan çevre kirliliğinin azalmasına neden oldu.
Bir yandan bu yönde olumlu azalma ortaya çıkarken, beri yandan dasosyo-ekonomik etkiler daha da yoğunlaştı diyebilir miyiz, yoksa henüz erken mi?
Neyse, biz salgının çevre kirliliği ile ilgili olumlu etkilerine bakalım.
İlk olarak, İstanbul’da salgın nedeniyle vatandaşların eve kapanması, paralelindehem araç trafiğinin hem de sanayi üretiminin azalmasıyla hava kalitesinde iyileşme meydana geldi.
Öyle ki Bursa’dan İstanbul, İstanbul’dan Bursa’nın görünebildiği yazılmıştı. Bu kez de Büyükşehir Belediyesi'nin yayınladığı çevre bültenine göre şehirde hava kalitesinde yüzde 28,6 iyileşme meydana geldiği açıklandı.
Bu iyi!
…
Bir diğer haber de Dünya Meteoroloji Örgütü’nden.
Örgüt, Covid-19 salgını nedeniyle İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sera gazı yoğunluğunda en büyük düşüşün beklendiğini açıkladı.
İklim değişikliğinin ana etmenlerinden olan atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun bu yıl yüzde 6 düşmesi bekleniyor.
Ancak, fazla sevinmeyin diyen bir ses tonuyla yazı/haber devam ediyor:
Bu yüzde 6’lık (sera gazı) salınımı maalesef kısa vadede iyi bir haber. Gelecek yıl durumun normale dönmesiyle sera gazı yoğunluğunda daha büyük bir artış olabileceği; buna gerekçe olarak da salgın nedeniyle duran sanayi dallarının tekrar faaliyete geçerek üretim açıklarını kapatacak olmaları gösteriliyor.
Mücadele her alanda sürerken, uluslararası acil durum ilan etmekte geç kalmakla eleştirilen Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus’tan rehavete kapılmayın uyarısı geldi: “Yanılgıya kapılmayın. Daha çok uzun yolumuz var. Virüs uzun süre daha bizimle olacak”
Çin ve Güney Kore’de yeniden ortaya çıkan salgın hali uyarının haklılığını fazlasıyla gösteriyor bize.
Evet, ciddiye almamız gereken bir süreç var önümüzde. Devam Edecek…