Söz konusu iddialara karşı hükümetin de elbet var diyeceği.
İddialara Konya üzerinden rakamlarla cevap veren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir sonraki gün de şu açıklamayı yapıyor: COVID-19 nedeniyle hastaneleri dolu bir ilimiz, hatta kapasitesi tamamen dolu hastanemiz yoktur. İddialar asılsızdır. Bu asılsız iddiaların sahipleri, hastaneler doluymuş gibi tedbir alsın. İddiaların topluma belki bu şekilde yararı olur.
Daha sonra sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Koca; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Konya, Gaziantep, Kayseri, Malatya, Diyarbakır, Bursa, Erzurum, Şanlıurfa, Mardin, Batman valileri, il sağlık müdürleri, halk sağlığı başkanlarıyla il bazında, 14 ayrı video konferans yaptıklarını açıkladı.
Tekrar başa dönelim isterseniz.
Aşağı yukarı aynı zamana denk gelen günlerde, Korona virüsüne yakalanan sağlık çalışanlarına dikkat çeken Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli Dr. Eser Çetin; “Sağlık çalışanları arasında vaka sayısında artışlar var” uyarısında bulundu.
Normalleşme süreciyle birlikte vakaların patladığını belirten Dr. Eser Çetin; “Maalesef Diyarbakır’daki sağlık sistemi tıkanmanın eşiğine gelmiş durumda” dedi ve hafta sonları sokağa çıkma yasağı uygulamasının tekrar başlamasını önerdi.
…
Bunları konuşurken, sosyal medya ve farklı platformlarda da sahil kentlerin ve sanayinin kalbi İstanbul, Kocaeli gibi illerdeki verilerin de sağlıklı bir şekilde açıklanmadığı iddiasını da hatırlatıp; Dr. Eser Çetin’in önerisinin neden havada kaldığını anlamaya çalışalım.
Ekonomik sıkıntının olduğu bir dönemin üzerine pandemi sürecinin açtığı yarıkları da eklersek durum hiç de iç acıcı değil.
Döviz ve altındaki gidişat ve pazarlardaki ateş bunu fazlasıyla gösteriyor bize. Teğet geçmeyen, delip geçen bir süreçte en azından “önce sağlığın” ön koşulları ne yazık ki yok.
En etkin sebep ekonomik kaygılar ve adeta ‘olsa dükkan senin’mantığı işliyor.
…
Sözün özü, birincisi kötü bir süreçten geçiyoruz, ikincisi halkta hükümet politikalarıyla ilgili oluşan algı şu: Saldım çayıra, Mevla kayıra…
Bunu aşmak için en azından bireysel ve toplumsal sağlığı önceleyen daha öngörülebilir ve sonuç alan çalışmalar yapılabilmeli ve de sözüm ona alınan tedbirlerin uygulanırlığı daha disiplinli bir şekilde kontrol edilmeli.
Ne yazık ki tedbirlerin kontrol mekanizması en azından hem Diyarbakır için hem de tatil merkezlerinde ve sahillerden yansıyan görüntüler göz önüne alındığında neredeyse sıfır. Hal böyle olunca da ekonomik darboğaz içinde hareket ettikçe batan tabanda virüs yayıldıkça yayılıyor.Bitti.