Yazının içinde ise Nazım Hikmet'e ithafen “Şöhretinin büyük kısmını polisin takibine borçlu olan Bolşevik fantoması”, “lirik, cıvık hassas bir şair” ve “su katılmamış burjuva” tarzında ifadeler kullanır. Nazım Hikmet ise, Peyami Safa'nın ikinci yazısının yayımlanmasının ardından Yedigün Dergisi’ne röportaj verir.
Nazım Hikmet, Peyami Safa için "küçük burjuva münevveri" deyimini kullanır ve onun için şu ifadelere yer verir: “Herhangi bir fikre taassupla bağlanmanın, insanı bir sürü adamı haline soktuğunu söyleyen bu tip, mesela masonluk fikrine ve idealine kör bir taassup ve müthiş bir imanla bağlanmıştı ve bu bağlanışta o kadar ileri varmıştı ki bir mason locasına girebilmek için üç defa eşik aşındırıp üç defa reddedilmeyi bile göze almıştı.” Nazım:
“Anlat bana nasıl oldu da şu,
Anlat bana nasıl oldu da sen,
Yanarak boynu müsellesli bir mason imanıyla
Boyamak istedin Süleyman’ın çift sütununu
O biçare "hürriyet-i efkâr"ın kanıyla?
Hem ne derin bir inanışmış ki, bu,
Ne müthiş bir ateşle yanışmış ki, bu,
Göze aldırmış sana
Fenafi’l-Maşrık-ı Âzam olmayı,
Mason localarına üç defa başvurup
Mason localarından üç defa kovulmayı...
Bir düşün oğlum,
Bir düşün ve inkâr etme ki;
Gizli gece yolculuklarından kalmadır senin alın terin.
Peyami Safa, “Biraz Aydınlık” başlıklı yazılarının üçüncüsünde bu söyleşiye ağır bir dille cevap verir. “Kaldırım politikacısı ağzı kullanmak”la eleştirdiği Nazım'ın iddialarını “herze yumurtlamak” olarak nitelendiren Peyami Safa, bir dönem masonluğa ilgi duyduğunu gizlemez ancak “üç defa eşik aşındırıp üç defa reddedildiğim yalandır” diye yazar.
Nazım Hikmet'in cevabı yine Yedigün Dergisi’nde yayımlanır.
“Ey ihtisas mahkemeleri kaçağı
Ve Despinis Koko’nun aftosu,
Ey marka malı kör
Provokatör,
Ve ey zavallı yetim...
Yoktur şimşiri kahrını inkâra niyetim...
Kokla, çek ve iç,
Üzülme hiç...
Billahi cihan bilir ki, sen
Kahraman, ulusal muhaliflerimizdensin!
Kokla, çek ve iç
Üzülme hiç.
Yalnız, ara sıra
Bakıp aynalara
Bir deve derisinden beli değnekli Hacivat düşün.
Bir düşün oğlum:
Müdahin Çelebi Hazret-i Hacivat’ın
Giyerek harp ilahı göbekli Mars’ın üniformasını
Kahramanâne bir dalkavuklukla hesap sormasını.
Bir düşün oğlum,
Bir düşün ey sayın provokatör...
Her dövüşen sersemdir senin için
Her anlayıp inanan kör…
Ve sen ki, bir fikre bağlanışın
Azılı düşmanısın.
Bu sefer Peyami Safa'yı provokatörlükle suçlar ve ekler: “Bu mütereddi fitnenin maskesini alaşağı etmek, onun korkunç iç yüzünü, bulaşık hastalıklar müzesindeki bir ibret levhası gibi ortaya çıkarmak zamanı gelmiştir." diyerek Peyami Safa'nın kendisine "Ben senin için Marksist olurum" dediğini söyler ve Peyami Safa'nın menfaatçi olduğunu düşündüğünü ekler bu cevabi yazısına...
“Sen çıkmadın
Çıkardılar karşıma seni!
Kıllı, kara elleriyle tutup enseni
Gövdeni yerden bir karış kaldırdılar,
Sonra birdenbire
Bırakıp yere
Seni pantolonumun paçasına saldırdılar.
Bir düşün oğlum,
Bir düşün ey yetim-i Safa
Bir düşün ki, son defa
Anlayabilesin:
Sen bu kavgada
Bir nokta bile değil,
Bir küçük, eğri virgül,
Bir zavallı vesilesin!
Ben, kızabilir miyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
Bir posta tatarına
Bir emir kuluna sövmek,
Efendisine kızıp
Uşağını dövmek!
Sen de bilirsin ki, jurnal esnafı, senin gibiler
Tutulup kulaklarından birer birer
Teşhir edilirler.
Ben, sadece söküp
Bir fitnenin otuz iki dişini,
Ve Babıâli kaldırımlarına döküp
Geleceğini, geçmişini
Aldım omuzuma işte bu teşhir işini...
Bir düşün oğlum,
Bir düşün ve inkâr etme ki;
Keteon matbaasında ut çalıp
Ayak şarkıcılarına beste talim eylemek,
Ve o biçare Larus'un ırzına geçip
Zatını âlim eylemek,
Sana pek
Zor geldi ki, demek;
Aranızda dolaşır görünce
Benim "Orhan Selim" adlı dilsiz
Ve kolu bağlı gölgemi,
Hemen azıya alıp gemi
Faşisto-Demokrato-Liberal
Bir jurnal yazıp
Delikanlıyı yere çalmak
Ve bir miktarı münasip elden almak
istedin!
Elden alıp almamana
Karışmam ama
Biz,
Gölgemizi bile çiğnetmeyiz adama!(Sürecek)