Bugün size Iraklı yıllardan iki ayrı anımı anlatacağım.
İlki 2005 yılında Irak’ta Türkmenlerin yoğun yaşadığı Musul'a bağlı Telafer kasabasındaki El Kaide güçleri ABD tarafından günlerce bombalandı.
Bundan etkilenen binlerce Türkmen şehri terk etti. Türkiye'den gazeteci olarak sadece DHA'dan ben ve çalışma arkadaşım Muzaffer Duru oraya gittik. Onlarca bina bombardıman nedeniyle yıkılmıştı. Canlı yayın için yanımızda Videofon cihazı götürmüştük. Videofon iki büyük bavul dolusu bir sürü kablo, çanak antenler, telefonlar ve seyyar jeneratörden oluşuyordu. Yani kurulması, merkeze bağlanması tam bir eziyetti.
Neyse, videofon cihazıyla televizyonlara bağlanıp durumu aktarıyorduk. Bombardıman sonucu yıkılan evlerin arasından yayın yaparken bir ara sokak girişinden ses geldi. Muzaffer ile dönüp baktığımda ABD panzeri namluyu direkt bize çevirmişti. Ateş açsa paramparça olacağız. Mikrofonu havaya kaldırıp gazeteci olduğumuzu gösterdik. Bizi biraz izledikten sonra başka bir sokağa gittiler, biz de rahat nefes aldık.
Korkunç bir sıcak vardı; günlerce çadırlarda, bazı evlerde kaldık. Güvenliğin olmadığı, çetelerin cirit attığı Musul'a her gün gidip bir de görüntü geçmeye çalışıyorduk. Açıkçası leş gibi olduk. Orada çok tehlikeli günler geçirdik ama bizi en çok etkileyen merkezle bağlantı kurduğumuz Troya uydu telefonumuzun şarj aletinin kaybolması oldu. Mevzu derin yani.
…
2007 Irak Federe Kürt Bölgesi’nde Zaho’dayım. Kaldığım otelde internet ancak bu noktadan çekiyordu. Bayram günleri dahil 2 ay orada kaldım. Çektiğim fotoğraf ve görüntüleri sabaha kadar bu şekilde uğraşarak ancak geçebiliyordum. Sabaha kadar fotoğraf ve görüntülerin merkeze geçip geçmediğini kontrol için habire merdivene çık-in..
Çok yorucu ancak bir o kadar da keyifliydi. NTV Bu durumumu haber yapmıştı.