Muhterem okurlarım,
Sizce insan gerçekten değişir mi? Değişen insan eski kişiliğinden arınır mı?
Şimdi sizi duyar gibiyim. Çoğunuz bu klasik atasözüyle savunmaya girer. "Can çıkmayınca huy çıkmaz."
Bilindiği kadar yılanda yılda en az iki kere kabuk değiştirir. Peki zehrinden arınır mı? Sadece yorgun düşer. Büyük beyin travması yaşamayan insan kolay kolay değişmez. Sadece yılan gibi yorgun düşer. Kabuğuna çekilir. Sonra eski özüne döner. Bizler insanların, bir çırpıdan değiştiğine inanırsak yanılırız. Yanılmak yenilgidir.
Yenilen insan hükmen mağluptur.
Mağlup insan toplama işleminde sıfıra tekabül eder.
Efendim, size önyargılarınızın kölesi olun deme hakkına sahip değilim. Bilakis öngürlerinizin krallığı kurmak sizin elinizde. Çevremizde başlarına kötü bir hadise sonuçu, melül sevecen, yardımsever olup çıkarlar. Sihirli değnek onlara değmiş gibi, onlar ki, sadece içlerindeki yangını söndürmeye gayret ediyor. Oysaki içlerindeki köz hala aktiftir.
Ateş topunun, soğumasını bekliyorlar. Önlerine gelen ilk kişiye fırlatmayı planlıyor. Bunlar değişme sanatını, en iyi bilenlerdir. Hollywood oyuncuları bile onların eline su dökemez. Ağızları güzel laf yapanlar değişme sanatının başrollerindedir.
Boşuna atalarımız dememişler. "Ağzı bal yapan arının, kuyruğunda iğnesi var"
Yeni konuşmaya başlayan bir çocuk bile değişme sanatına ayak uyduruyor.
Ademoğlu yalnız kalınca hayatının muhasebesini yapıyor. Yalnız kalan insan değişme sanatının sık sık provasını yapar. Toplum içine karışınca bunu en iyi şekilde uygular. Bir insan hayatının sonuna kadar kötü kalabilir. Nitekim hayatının sonuna kadar iyi bir insan olarak kalması biraz zor.
Bize değişme sanatını aşılayan, olumlu ya da olumsuz tüm evleri toplum aşılıyor. Diye bilir miyiz?
Tabii ki, hayır zaten içimizde mevcut olan şeyleri toplumun küçük dokunuşlarıyla gün yüzüne çıkıyor. Onu bunu suçlamanın anlamı yok. Özümüz neyse odur, fazla söze gerek yoktur.
Ruhumla kalbinizi selamlıyorum...
Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle…