Geçen gün Prof. Muttalip Kutluk Özgüven’in “Süperman diye bir şey yok hayal kahramanı ama süper kadın diye bir ırk var. Ve bu da 13-16 yaş arasında, istediğiniz doktora sorun. 12-17 de olur. Çok muazzam rejenerasyon kabiliyeti var, vücudu mükemmel. Bu yaş ilk çocuğu doğurmak için ideal bir yaş olarak belirlenmiş" sözlerini eleştiren bir yazı kaleme almıştım.
Söylem üzerinden hem görev yaptığı üniversite hem de sosyal medyada “pedofili” suçlamaları öne çıkmıştı.
Ben de üşenmedim pedofili suçunun ülkemizdeki ceza karşılıklarına baktım.
Suç mu hastalık mı olduğu yıllardır tartışılan bir konu olmasına rağmen;pedofili genel tanımında hem suç hem de cezai indirimi olmaması gereken bir hastalık olarak isimlendiriliyor.
Öncelikle yetişkinler tarafından, karar verme yeterliliği ve olgunluğu bulunmayan ergenlik öncesi kız veya erkek çocuklarına dönük cinsel eğilim duyma vakası sayılan pedofili, psikolojik bozukluk ve bu rahatsızlık, çocuklara yönelik suçların en önemlilerinden de biri. Çocukta çok ciddi travmalara neden olup, ruh ve beden sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabiliyor.
Türkiye’de suç niteliksiz şekilde işlenirse 3 yıldan 8 yıla kadar, fiiliyatı durumunda 8 yıldan 15 yıla kadar bir hapis cezası öngörülüyor. Ayrıca verilecek ceza; (suç baba,üvey baba, evlat edinen, bakıcı.......vs.) işlenirse yarı oranında, cebir ve şiddet kullanılarak işlendiğinde yarı oranında arttırılırken, suçun sonunda çocuğun beden ve ruh sağlığı bozulmuş ise 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezası veriliyor. Mağdurun bitkisel hayata girmesi ya da ölmesi durumunda ise verilecek ceza ağırlaştırılmış müebbet hapistir...
Daha detaylı şekliyle TCK’nun ilgili maddelerinde şu şekilde yer alıyor cezalar:
Madde 103- (Değişik: 18/6/2014-6545/59 md.)
(1) Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden; (1)
- a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
- b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.
(2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
Bu kanunun en büyük açmazı “Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.“ cümlesi. Çünkü devletin çocukları ebeveynlerinden bağımsız koruma kollama görevi vardır. Bu konunun ayrıntılı değerlendirilmesi önemlidir.
Yine kanunda medya yoluyla kişilerin işledikleri sözlü suçlarında açıkça belirtilmesi gerekiyor. Mesela birisi çıkar ve insanları devlete karşı terör suçu işlemeye yönlendirirse ve bunu medya yoluyla yaparsa ağır bir şekilde cezalandırır. Aynı şeyin korumasız çocuklar hakkında diğer yetişkinleri eyleme yönelten konuşmalar için de uygulanması gerekir. Çünkü burada da insanları suça teşvik vardır ve üstelik içinde pedofili gibi bir sapkınlığı taşıyanlar için durumu legal hale getirme riski taşır bu tip konuşmalar.
Tabi karar vericiler yani hakim ve savcıların eğitimleri sırasında ruh sağlığıyla ilgili eğitim alması, empati konusunda bilinçlendirilmesini de çok önemli.