Kişi küçük yaşta yalnız başına yetiştirilir ise ve bu yetiştirilmede görev alanların sayısı sınırlı ise burada yalnızlığın tanımı kişi için değişebilir
O insanlarla diyaloglarının içeriğinden toplum ile uyak sorunlarından veya geleceğe hazırlama konusu ile ilgili tespitlerde elindeki materyallerin kullanılmasıyla ilgili kişinin donanımı konusunda bir puan biçilebilir
Kişi yalnız başına bir dağ başında ise ve kendine kapalı bir dünyayı arkadaş olarak seçmiş ise bu seçim tercihli olduğu için bu dünyanın mukayese ile karşılaşmadan sıkıntıya sebep görülmez
Kişinin kendi tercihi vardır bu tercih insanların doğayla baş başa yaşaması yalnızlık değildir ve doğanın içinde kendine başka canlıları arkadaş olarak seçmiş ve kalabalığın içindeki yalnızlığı yaşamıyor olabilir
Kişi kendi çevresinde ve aile içinde aldığı öğrenin yöntemleri ve dünyaya bakış yaklaşımları insanı kendisiyle veya dünyayla diyalogu insanın bakış yorum farklılığına götürür
Bir insan aile içinde yalnız yaşıyor olabilir ve derki aile bana yetmiyor veya o aile kendisine yetiyordur ve yalnız hissetmiyordur, yalnızlık duygusu ilişkilerin tatmin seviyesinde saklı olduğunu söylersek daha objektif davranmış oluruz
Kişi kendi çevresinde kendi örneklerinden başka birilerini de gördüğünde, bu örneklerin var oluşları kişinin tutunma ve o tutumlardan hareketle kendine mutluluk gerekçesi veya ölçüsü yaratabilir
Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz diyebilir veya hiçbir zaman bir ilişki beni doyurmuyor deyip doyumsuzluğun göstergesini kıble de yapabilir
Kişi insan olma iddiasını kaybetmiş ise bundan sonraki normları yalnızlık üzerine gelişeceği için insanların sosyal ve diyalog göstergeleri kendisi için bir anlam teşkil etmez
Böyle bir tabloda kişi kendini izole ettiği için ve bu izolasyonda kendisine ekstra yükler getirilmediğinden, yorulmadığından, kendini geliştirmesine gerek kalmadan yaşamaya devam eder
Kişi kendini bencil yetiştirmiş ise; bu bencilliği paylaşımı esas almadığı için, öğrenilmiş yalnızlıkta bu bencilliğe hizmet edeceğinden kimseyle bir şey paylaşmasına gerek yoktur
Paylamayı eksiklik paylaşmamadaysa her hangi bir eksiklik hissetmez
En marjinal ilişkilerin hâkim olduğu düşünce ve tutumlarda kişi kendini yalnızlığa mahkûm ettiği zaman veya yalnızlığı yaşadığı dünyada kendini daha güvende hisseder ve bu dünyaya başkalarının girmesine müsaade etmez
En güvendiği kişi kendisi olduğunu beynin ön lobuna yerleştiren bu kişi süreç ve zaman içinde aldığı darbelerle baş edemeyince veya yorulunca dahi; çareyi kendine çekidüzen vermeyi esas alıp yardım isteyebileceği gibi kendini daha da izole edebilir
İki seçenekte de yine kendi tercihi vardır, çevrenin etkilerini yardım kabul edebilir veya yediği darbeler karşısında dışa açılma yerinde daha merkeze çekilip daha fazla izole olmayı seçebilir
Kaygının titrek tarafı olan zarara dönük işleyişi hâkim kılar ve bu hâkimiyette bir başkası yaklaşırsa zarar verir, bir başkasının havası benim eko dengemi bozar diye daha da içe kapanık tablo sergiler.
Öyle ki yorumlarda bile kendi kabuğunu açacaklar diye konuşmalarda bile kendince kapanık bir tablo sergiler ve ucu açık yorumlarla başka yorumlar için kapalılık yaklaşımı sergiler
İnsan toplulukların oluşması birden fazla kişi ve birden fazla düşüncenin örgüsü, istişaresi, birlikte davranmasıyla anlam ve üretkenlik bulur.
Kişi özveri üzerinde konumlandırdığı bedel ödemeyi belli bir süre ve sınıra kadar idare ettikten sonra kaldıramadığı düzeye geldiğinde patlama noktası yaşanır ve kontrolsüzlük, geriye dönüşümü zor davranışlar yaşama hâkim olur
Olumsuz yakın birisinden gördüğümüz veya öğrendiğimiz davranışı biz de sergilemek zorunda değiliz, bilim ve insanlık bize gösterdiği öğrenilmiş yalnızlığın insan kişiliğine ve toplum ekosuna yarlı bir şey olmadığını ortaya koyuyor
Onun için ya toplumsallaşıp insanlaşacağız veya yalnızlaşıp, bencilleşip apatik davranarak insanlıktan çıkacağız.