Öğrenme ve şüphenin öğrenilmesi ne alaka demeyin alakası çok çok fazla vardır ki birilerinin birilerine aktardığı duygularında kendinden emin olmama ve kendini sürekli sallantıda tutma hali
Bu tarz öğrenilmiş ve öğretilmiş olumsuz bütün özellikleri aşmak gerekir ki kişinin kendi çıkarı bu tarz öğreti ve öğrenmelerde yoktur, ancak ve ancak öğretenlerin çıkarları olabilir.
Şüphe kişinin kendinden emin olmaması veya yaşanmışlıklarından acaba gerçekten yaşadım mı eminsizliği insanın karar verme sürecini olumsuz etkiliyor, bu kara verememe tüm dünya ilişkileri için geçerli, kendisi için ve çevresi için aynı ikilemi yaşarlar
Ben şu konuda karar verecek düzeyde miyim sorusu her safhada canlı yaşadığında yeterli bilgi ve eğitim ehliyeti olsa dahi kararsızlığa veya yanlış karara götürebilir
Peki! Beni bu kadar şüphe ortamına çekecek yaşanmışlıklarımın toplamından başka ne olabilirdi ki veya benim bu konuma gelmemdeki en büyük etken yaşadıklarım değil mi?
Bir olay yaşandı ve bundan zarar görsem dahi fail acaba isteyerek mi yaptı veya zorlandı mı diye soruyla başlarsanız kendinizi mağdur edersiniz, canı yana siz olmasına karşılıksız hala yapanın gayesini sorgularsanız işinizi zora sokarsınız
Bana verdiğin sözde bir kesinlik olmasına rağmen bir önceki sözünde aynı konudaydı ve o söz benimle bir ortamda bulunduğun sürece geçerliliğini korudu ama ben gözünden kayboldum söz de öyle oldu
Bir iki üç ve hala aldatabiliyorsan benim kendimden emin olmadığımın farkındasın ki bu kadar bana yüklediğinin bile farkında değilsin veya farkındasın ama o farkındalık duygusunu bile istismar edip farkında değilmiş gibi davranıyorsun
Büyüklerin yaşadıkları ve yaşattıkları şüpheciliği “kendinden emin olmama hali” sürekli bilen biri vardı yaftası kabul gören sorgusuz bir teorem olduğu için hele birde kutsallıkla besleniyorsa mistik alana girmeye ne hacet veya niye kendimi yorayım dediğinde şüphecilik üst perdeden beslenmeye devam edecektir
Birilerine danışılmadan veya birileri ne der sorusu ve sorgusu herkesin kendi lehine yorum yapacağı, kendi bilgisi ölçüsünde yorumlayacağını unutmamak gerekir ki ehliyeti olmayana danışmak zaten yarı yolda kalmaktır.
Kendinden şüphe duyma yerine iradeli davrananların neyi benden fazladır sorusuyla yola çıktığınızda sizin o insanlardan daha farklı ve fazla yönleriniz olduğunu görebilir veya onlar kadar olabilirsiniz
Kendini birçok konuda yaşama karşı, ailesine karşı ispatlayan insanların bile gelip şüphecilik ve kendinden emin olmama konumunda tutmaları genel veya avam tarafından öğretilmiş şüphecilik hastalığından öte bir şey değildir
Çalışan bir insan ailenin bir parçası olarak görevini başarıyla icra eden insan eğitimiyle belli bir konuda ehil olabilecek kadar başarılı olan insanın kararlarında şüpheci davranması hala içinden çıkamadığı karamsarlığı ve kararsızlığı göstermektedir, böyle bir durumda kesinlikler tedavi gerektiren bir pozisyon mevcuttur
Mizaca dönüşen şüphecilikte Spinoza derki işleri güçleri ne yaşasa bile susup oturmak gibi çok ağır bir görevi benimseyip otururlar, her şeye karşı vurdumduymaz gibi davranıyorlar, bütün zararları kendilerinedir ve kendi kendilerini yiyip bitirirler. Oysa modern toplumlarda siz kendiniz yiyip bitirseniz bile genel topluma zararınız olduğunu biln
Diğer başka bir hali olan şüpheciliğin yardım alması gereken ve tedavi görmesi gereken durumu ise her şeye karşı şüpheci davranırlar ve bunu fiiliyatta da gösterirler ki buna Dr Paul Sollierin dediği yardıma muhtaç tiplerdir. Bu yardıma muhtaç tiplerin pozisyonlarını bilip bilmemeleri davranışa etki eder, yardım alıp almamasını belirler
Şüpheciliğin antidotu karar verme iradesini gösterip ileriye sürekli kararlı bir şekilde yürüyüp istem olan konularda karar vermektir.
Aksi durumda yenilgi süreklilik arz eder ve ben iradesizim istasyonunda duracak olursa birileri senin iradeni kendi çıkarına kullanmaya devam edecektir.