Biz kendimizi bildik bileli ilkin öğrenmeyi seyircilikle başladığımız gerçeğiyle yüz yüze olduğumuzu kabul etmek gerekir
Seyretme; öğrenmenin kültüre katkısı da vardır ki insanların çocuklarını yetiştirdikleri bire bir eğitimlerde kişi büyüğünün yanında seyretme ve seyretmenin yanı sıra anlatımla öğrenir
Ama daha sonra dünya işlerini ve beşeri işler vicdani ve kültürel işlerin önüne geçince insanlardan sadece seyircilik yapmaları istendi. Bazı şeylerin tekelde toplanma kaygısını taşıyanların kabul gördürdüğü uygulama hayat buldu
İnsanların insanlara yaptığı zalimliğin karşısında ses çıkarmamaları istendi ve bu sessizliği ileri taşıyarak onaylamaları istendi, önce sessizlik daha sonra onaylama insanlıkta zaten seyircilik ortaklıktır deyip tepki gösterdi
Seyircilik; sessiz kalarak zalimin zulmüne ortak olmakla yetinmeyip yapılanların failleri arasında yer edindirmeyi bekledi, her bir aşama bir sonraki aşamaya ortaklığı bekledi ve öyle de yaptırılıyordu
Sen konuşacağına biraz sus seyret ve olanları anla toplumda nasıl yaşanıyor daha sonra konuşacak bir şeyin varsa konuşmak istersen konuşursun ““ama eminim söyleyecek bir şeyin olmaz”” gibi nasıl davranacağını gösterip, ölçüyü de söyledikten sonra daha nasıl konuşayım ki diye sormak lazım
Seyretme başa alınan bela olduğu zamanlarda ise işlenen bir cinayet veya hırsızlıkta şahit olarak yazıldığında işin gücün yoksa mahkemelere git gel ve olmadık yerlerden tehditler al veya saldırıya uğra, zaten seni bu kadar götür getir yapana eninde sonunda ceza da verilmiyor senin heder olman sana kar kalıyor
Ben ne yaptımsa senin susman lazım, bak seyirciliğin için sende parada almıyorum daha ne istiyorsun? Oraya buraya göz atıp lafa karışıyorsun, sen dilsiz olursan pişkinliğin nerelere vardığını gözlerinle görmüş olursun
Küçüklükten beri aile veya güçlülerin insanlara öğrettiği şey iyi seyirci olmaları ve akan gücün peşine takılmalarını istemeleridir. Tabi ki her aile için geçerli olmamakla birlikte genel uygulama böyle olmalı ki toplumlar haksızlık cenderesinde yaşamaya devam ediyordur.
Bu toplum içinde öyle, aile içinde öyle ve yönetimler içinde öyle hasıl olur ki kişi zayıf ise güçlünün her yaptığını onaylama pozisyonunda bir rol ve misyon üstlensin istenir
Küçüklükten beri koşuşmayıp hep seyirci kaldığında söylenmesi gerekenlerin kelime malzemelerini bir araya getiremeyeceğin için meramını bile dile getiremezsin
Sana ihanet mi yapıldı seyret, sana karşı suç mu işledi seyret, seni hiçleştiren davranışların dozu mu arttı seyret ve seyretmenin sınırı yoktur ve asla da olamaz
Seyircilik sizin yaşamı yaşayış biçimiyle kendi tercih sebepleriniz arasındaysa dikkat etmek gerekir ki günü gelip sizin fiiliyata geçireceğiniz bir şeyiniz kalmayabilir
Daha önceki evrelerde kim yaşamı nasıl kurgulamış olursa olsun size hitap etmeyen yönler var ise sizin bu yönleri devre dışı bırakmalısınız ki! Yaşamınızdaki fenomenler sizin istedikleriniz olsun. Yoksa siz istemediğiniz şeyleri neden yaşayasınız ki, istemediğiniz şeyleri neden görmeye devam edesiniz ki?
Seyircilik bir gereklilik ama her konu ve yaşamın tüm alanlarına sirayet eden bir sessizlik ise yaşam ve gelecek için sorunlu bir alan yaratır. Önce psikolojik anlamda sizde bir sorun oluşturur ve daha sonra siz toplumda bir sorun olursunuz
Siz seyretmeyle yetinseniz bile bir gün gelir seyircilik seninle yetinmez ve bu yetinmeme olayı sizi arayışa sürüklediği ilk an artık siz bir seyirci değil yaşama aktif katılan, uygulayan durumuna geçersiniz
Her şeye seyirci kalmayın ki bir gün sizin de seyredileceğiniz konuma düştüğünüzde yardım isteyebileceğiniz insanların sizin yaptığınız yardımları hatırlayıp size doğru koşmasını sağlayın.
Seyirciliği öğrenip öyle yaşarsanız siz seyrederken birileri sizin imkânlarınızı kendi imkânlarıymışçasına egoist ilişkilerine kurban edecektir
Ya seyirci olup harcanır ve ileri aşamada yok olurken iz bırakmazsın veya seyirciliğe dur deyip kendinizi var ettiğiniz oranda geride iz bırakıp kendinizden söz ettirirsiniz.