11 Mart’ta başlayan pandemi süreci ve devam eden kısıtlamalar Diyarbakır’da olumlu bir seyir izledi. Diyarbakır için her şey normalin üzerinde bir seyir ile gayet iyi giderken, 1 Haziran’da başlayan kontrollü normalleşme ile birlikte tam tersi bir tablo ortaya çıkmaya başladı.
Neredeyse korona vakasının olmadığı Kocaköy ilçesi bile koronavirüs sayısındaki artış nedeniyle tamamen karantinaya alındı bu süreçte.
Merkez ilçeler Kayapınar’da 6 binin üzerinde, Bağlar’da6 bin civarında, Yenişehir’de 3 bin 498, Sur’da bin 626 rakamları diğer ilçeler izliyor
Silvan’da bin 393, Bismil’de bin 358, Ergani’de bin 13, Çermik’te 645, Çınar’da 599, Dicle’de 488, Lice’de 394, Çüngüş’te 356, Hani’de 321, Kulp’ta 260, Eğil’de 171, Kocaköy’de 157, Hazro’da ise 88 kişinin karantina altında tutulduğu iddiaları Meclis’e taşındı.
Tablo bu haldeyken, resmi bir açıklama neredeyse yapılmadı
İl Hıfzıssıhha Kurulu kararınca 10 Haziran’dan itibaren maskesiz sokağa çıkmayı yasaklarken, Terkan civarındaki Kamçı Şenliği’ndeki görüntülerin basına yansımasının ardından yasaklandı.
Rakam vermeyen Sağlık Bakanı Koca da “Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kısmi bir artışın olduğunu söyleyebiliriz." uyarısında bulundu ve ekledi: "Virüsün etkisinin zayıfladığını gösteren bilimsel bir veri yok. 'Normal' olan, tedbirdir"
Peki, neden sayı hem de böylesi kısa bir dönemde bu kadar arttı?
Ya normalleşme bize yaramadı, ya da biz yanlış normalleştik. Yanlış yapılan bir şeyler var ama ne?
Acaba “sıcağın koronayı etkisiz kılacağı söylemine mi güvendik?
“Ma bu sıcağa korona dayanır?” lafı da boş çıktı.
Bilim Kurulu üyesi Prof. Levent Akın, “sıcak virüsün etkisini kırıyor” iddiasının Diyarbakır’daki vaka artışlarıyla ‘yalanlanmış’ olduğunu söyledi ve ekledi: “Demek ki sıcak virüsün yayılmasını engellemiyormuş. Eğer engellemiş olsaydı Diyarbakır’daki bu vakalarla karşılaşılmazdı”
Komplo teorileri için yeterince malzeme yok elimizde, olsa dökerdik…
Ancak görünen köyün kılavuz istemediği bir manzara var.
Maskesiz dolaşmak yasak tamam ancak özellikle gençler arasında yüze takılmak yerine ya dirseğe ya bileğe aksesuar yapılması ilginç. Polisi görünce hemen ait olduğu yere kamufule niyetine kullanılıyor maske.
Ya da kahveye, kafeye kadar ağızda, içerde ise dibe dibe ateşli muhabbetlerde masanın üstünde duruyor maskeler. Masanın üstünü artık siz düşünün!
Bu kadar insanın kontrol altında tutup denetlemek zor.
Diyarbakır’da cesareti simgeleyen meşhur bir laf vardır: Ölümüne tilili!
Bizimki belki de ölümden bile çekinmemezliğin gövde gösterisi gibi geliyor insanlara.