Diyarbakır ve bölgede koronavirüs tablosunda yaşanan ciddi iyileşme, 12 Mart’ta hayata geçirilen normalleşme süreci ile beraber bozuldu.
Bu geriye dönüş 4-5 günlük sürece sığdı, sonrasını düşünmek bile istemiyoruz.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Mart’ta korona virüsü (Covid-19) salgının birinci yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bir yıllık sürede hayatını kaybeden insan sayısı 30 bine, toplam vaka sayısı ise 3 milyona yaklaştığını belirterek, gönüllere su serpen şu ifadeleri kullandı: “2020'ye çöken kabus 2021'de devam etmeyecek. Çok geçmeden salgın şimdiki gücünü kaybedecek"
Aynı gün Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, "Varyantların da katkısıyla 3'üncü piki yaşamak üzereyiz. Halen zorunlu olmadıkça kalabalıklara girmemeli, misafir kabul etmemeli, misafirliğe gitmemeliyiz" ifadelerini kullandı.
Evet, henüz ciddiye almamız gerek bir tablo var ortada.
Bu noktada her ne kadar devletin üzerine düşenler varsa, bir o kadar da sivil toplum örgütlerine düşen sorumluluk payı var.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Sağlık Bakanlığı’nın illere göre açıkladığı risk haritasında Mavi bölgede yer alan ancak daha ilk günlerde sarıya meyleden Diyarbakır için “Mavide Kal” kampanyası başlattı.
Diğer sivil toplum kuruluşlarının da böyle kampanyalar yapması ve hatta alanda bunu fazlasıyla hissettirmesi lazım.
DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, zorlu bir sürecin ardından yakalanan bu başarıyı daha iyi bir seviyeye taşımak, kentin ekonomik yaşamını canlı tutabilmek herkesin önceliği olması gerektiğini söyledi. “Bugün Mavide Kalmanın günüdür!” diyen Kaya, “Maske, fiziki mesafe ve diğer hijyen kurallarını ihlal etmeden hem kendimizin, hem de esnaflarımızın sağlığımızı korumalıyız” dedi.
…
Elbette böyle bir şeye hazırlıklı olmayan dünyanın tecrübesizliği kadar, sonraki süreçte insanların yaşam tarzlarında diretmeleri de virüsü daha etkili kılıyor.
Geçen hafta sonu neredeyse tüm şehirlerde manzara aynıydı. İğne atsan yere düşmeyecek kalabalıklar, hijyenin, mesafenin unutulduğu manzaralar endişe verici.
Tüm olumsuzluklar, artan yoksulluk, işsizlik, huzursuzluğa rağmen biraz daha dişimizi sıkmamız gereken süreci kendi irademizle en azından hafta sonları evlerimizde kalarak sürdürelim.