Zelal ana uyandığında günün gidişatına yön vermek için Kuy Adem’e baktı. Beyaz kar tepenin üst kısımını örtmüş. Günün ilk ışınları (zerık) beyaz karın Kuy Adem’in üstünü kaplayacak şekilde kaplamıştı.
Karların yağması Zelal anne ve tüm köylüler için yeni bir zorluk anlamına geliyordu. Yani kış kapıda demekti.
Hazırlıkları yapılmışsa da kışın artık kapıda olduğu Kuy Adem’e yağan kar ile kendini kanıtlamıştı.
İçerde olan büyük baş hayvanlarını daha geç dışarıya çıkaracak, daha erken içeriye koyacaktı Zelal anne.
Çünkü hayvanları erken dışarıya salması demek hayvanların daha çabuk hastalanması demekti. Eğer hayvanlar erken dışarıya salınırsa dışardaki (puş palax ) yiyecekler don tuttuğu için hayvanlarına zarar verirdi.
Kümes kuşlarını dışarıya bıraktı Zelal Anne.
Tavuklarına (kut) yem verdi. İnekleri keçileri biraz daha bekleyip güneşin ışınları (gaza kuç gaza zımê) Kuç Dağı Zime Dağı’na vuruncaya kadar bekleyecekti. Buda çalı çırpıda oluşan donmanın etkisi bir az daha kırılmış demekti. Hayvanlarını sağlıklı dinç tumak için yazın (merek ) samanlığa koydukları yonca ot darı otu saman kullanım zamanı gelmişti. Çünkü yonca tek başına hayvanlarına zararlı olurdu.
Yoncanın besi gücü çok yüksek olduğu için sade yonca verilmezdi. (Patil patil) Balya balya koymuştu samanlığa yoncayı. Patili koydu Bir kuru ağacın üstüne dasla saman büyüklüğünde bir güzel doğradı. Yoncayı samana karıştırarak verdi ineklerine.
Köydekiler de Zelal annenin yaptığı gibi yapmıştı. Çünkü Kuy Adem’i sadece orada duran büyük bir dağ görevi yapmıyordu. Ayni zaman köylü ondan o gününün ne yapacakları tepesine vuran güneş yada üstünü kaplamış bulut rengi yâda çevresindeki Lis dağında sararmış orman yaprağı yada üzerine yağmış kardan mevsimin kışa döndüğünü üzerinde kar kalmamışsa baharın yaza doğru ilerlediğine Bir bilge gibiydi.kuy adem. Geçmişten saat gibi çalışan köylüleri hiç yanıtlamayan Kuy Adem bir kitabeydi köylüler için.