Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber, develer tellal iken, sizler telefonlarınızdan pubg oynar iken, ülkede 26 yaşında, Faruk Fatih Özer adında bir genç yaşarmış.
Ülkenin distopik durumunun farkında olan özer, "okulu bitirip atamayla mı uğraşacağım" deyip, kısa yoldan zengin olmak istemiş.
Mahalle arkadaşı, tosuncuk lakaplı Mehmet'in kurmuş olduğu süt tesisini kıskanıp, " O yapmışsa bende yaparım, hatta daha fazlasını yaparım" diyerek, lise 2'yi terk edip ticarete atılmış.
Dostu tosuncuk gibi süt işleriyle uğraşıp küçük kazançlar peşinde olmamış hiçbir zaman, beşyüz milyon değil milyar dolarlar kazanmalıyım deyip, kripto para alım satımına aracılık yapan "Thodex" isimli şirketi kurmuş, bizim faruk.
Öğretmenlerinin, eline çöp kutusu verip, "oğlum şunu okul bahçesindeki çöpe döküver" demeye korktuğu o beceriksiz Faruk, 2 yıllık bir süre zarfında, birçok ülkeyle bağlantısı olan Türkiye'nin üçüncü büyük kripto alım-satım platformunun sahibi oluvermiş.
Oturup yanında çay içmeye üşeneceğiniz bu afacan, siyasetçilerin, milletvekillerinin, bakanların odalarında keyif çayı içecek bir lokasyona ulaşmış. Türkiye'nin önde gelen mankenleri bunun kurduğu şirketin reklamlarında oynamış.
Dostu tosuncuk'un izinden devam.
Hem ne demiş büyüklerimiz, Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli olur.
O artık bildiğiniz Faruk değildi. İşadamı Faruk bey diyeceksiniz.
Hocalarının güvenmediği bu haylaz çocuk, birden kripto para yatırımcılarının güvendiği biri haline gelmiş, insanlar elde avuçlarında ne varsa Faruk'ül Emin' in ellerine teslim etmiş.
Hem kime teslim edeceklerdi ki, siyaset localarında misafir edilen Faruk bey dururken...
Herşey tıkırında gidiyor, herkes halinden memnun, iki verip beş almak tatmin ediyordu herkesi.
Herkes Faruk kardeşin, onları dolandırmayacağı düşüncesindeydi.
Bu sadece düşüncede kaldı tabi.
Kısa yoldan zengin olmak isteyenler, kısa yoldan Faruk Fatih Özer'i zengin etmişlerdi.
Yatırımcılar(oyuncular) bir sabah uyandığında, Faruk'un diagonal paslarla, verkaçlarla, çoktan Arnavutluk kalesine yönelip gol attığını öğrendi.
2 ila 10 milyar dolarlık bir goldü bu.
Bu golü tek başına atması imkansız. Birileri ellerinden tutup, kaleye götürmüş, ya da topu ayaklarına kadar getirmiş. Demem o ki; saz arkadaşları var mutlaka.
Yazıya biraz mizah katayım dedim, yaraya tuz basmak değil niyetim.
Haber kaynaklarına yansıtıldığı kadarıyla, şehrimiz insanı bu dolandırıcı ve saz arkadaşlarına 100 milyon dolar kaptırmış. Kıt kanaat geçinen insanlarımızın bu ve buna benzer dolandırıcılara prim vermesi beni gerçekten üzdü. Oysaki, "Emek olmadan yemek olmaz" sözünün anlamını en iyi bu yörenin halkı bilir.
Bu tür olayların bir daha yaşanmaması dileğiyle;