Bir yandan doğal hayatı erozyona uğratan baraj ve benzeri yapılar, bir yandan rant uğruna yapılanlar.
Hepsini üst üste koyduğumuzda insan eliyle bir doğa katliamı karşımızda.
Hangi birinden başlasak.
Bu bir!
UNESCO Dünya Kültür Mirası olan kaç kent var dünyada bilmem ama Diyarbakır’ın Hevsel Bahçeleri bunlardan biri.
Hafta içinde bir haberde, bu alanda arazisi bulunan bazı kişilerin, nehir kıyısını inşaat molozlarıyla doldurarak, arazi alanı yarattığı iddia edildi.
Üstelik molozların da arazi sahibinin talebi üzerine nakliyatçılar tarafından döküldüğü söyleniyor.
Umarım haber kulağa çalınmıştır ve tedbiri alınmıştır.
…
İkincisi Tarihi Sur ilçesindeki bir kiliseden.
Yıllarca çeltik fabrikası olarak kullanılan kilise yıllardır boş.
Alipaşa Mahallesi’nde bulunan ve Ortodoks Ermenilere ait olan SurpSarkis Kilisesi, yakıp yıkılma ve definecilerin kazılarından dolayı büyük bir bölümü tahrip edilirken, geriye kalan bölümü ise yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
Halk arasında çeltik fabrikası olarak bilinen “Hızır İlyas Kilisesi”, kaynak yetersizliği ve bir kitabesinin olmamasından dolayı yapılış tarihi de tam olarak bilinmiyor, ancak plan ve mimari özelliklerine dayanan bazı kaynaklar, kilise tarihinin 16’ncı yüzyıla dayandığını tahmin ediyor.
İsviçreli tarihçi MaxvanBerchem’ınAmida adlı eserinde, 1515’lerde Osmanlı Tebaası olan Amidli (Diyarbekirli) Ermenilerin o tarihlerde bu kiliseyi inşa ettiği ve SurpSarkis adının verildiğine yer veriyor. İnciciyan’ın 19. Yüzyıl’da bir araştırmasında ise Beş Horanlı, Kagir ve eski bir Ermeni kilisesi olduğuna işaret edilir.
Kilisenin define avcıları tarafından tahrip edildiğini vurgulayan Ankara Üniversitesi Doğu Dilleri ve Dil Bölümü’nden mezun olan Ruveyda Tunç, kilisenin taşlarının da alınıp satıldığını ve yüzde 80’ninin harap olduğunu belirtiyor: “Burası için acilen bir şeyler yapılmalı. Kilise tamamen yıkılırsa bir hafıza ve belek yok olur. Alipaşa’da hem Süryaniler hem Ermeniler hem de Müslümanlar bir arada yaşamışlar. Yıkım ile karşı karşıya kalmasına rağmen yerli ve yabancı turistlerin buraya geliyor. Her yıl Ermenistan’dan buraya kafileler gelip ziyaret ediyor. Tadilat olması halinde turistlerin uğrak yerlerinden biri haline gelir” diye konuştu.
Küçük bir tarihi camiyi bile sahiplenerek onaran Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün, aynı duyarlılığı, tarihi bir bellek olan bu kiliseye de göstermesi lazım.
…
Bu iki kötü haberin ardından bir muştu verelim.
Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nun, Kent Ormanı’nın bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Rezerv Yapı Alanı” olarak belirlenmesine karşı İdare Mahkemesi’nde açtığı davada karar çıktı. Baro, Kayapınar ilçesi sınırları içerisinde yer alan 2.946.060,382 m2 yüzölçümüne sahip olan Kent Ormanı ve Kent Parkı olarak bilinen “Yeşil Alan”ın, davalı Bakanlığın 5 Aralık 2018 tarihli bakanlık oluru ile “Rezerv Yapı Alanı” olarak belirlenmesine ilişkin işleminin açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle yürütmenin durdurulması için Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, davada yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Doğru olan da buydu. Hayırlı olsun.