Deniz İpek Yolu’nun kritik halkaları limanlardan oluşur. Çin’in devasa hacimdeki yatırım ve işbirliği fonu CIC (Chinaİnvestment Corporation) , projenin duyurulduğu 2013 yılından bu yana çeşitli ülkelerdeki limanlar için 50 milyar dolarlık yatırım yaptı. Yunanistan’da Pire ve Selanik limanları, Pakistan’daki Gwadar limanı, Türkiye İstanbul Kumport (Avcılar) limanı, Afrika’daki en stratejik liman olan Kenya’nın Mombassa limanı CIC’nin sağladığı finansmanlarla Çin şirketleri tarafından satın alındı. Liman konusundaki en ilginç örnek ise İsrail’in Hayfa Limanı… Amerikan 6’ncı filoya ev sahipliği yapan limanın ticari kısmının işletme ihalesi Çin’in dev şirketlerinden SIPG tarafından alındı.
Bir anlamda yeni ipek yolunu yeniden yaratan proje Çin Halk Cumhuriyetinin en önemli gündem maddesine dönüştü. Proje 9 aşama/faz olarak planlandı. 9 faz ve yaklaşık 1500 faaliyetten oluşan projenin yol haritası yıllık olarak gözden geçiriliyor. Çin her yılın nisan mayıs, haziran aylarını Pekin’de düzenlenen ve bütün ülkelerin katıldığı proje tanıtım toplantısına (Kemer ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu) ayırıyor. Bu toplantılarda ülkeler en üst düzeyde temsil ediliyor. Yapılacak işler, bu işlere ait eylem planı, bütçe vs. gibi konular devlet başkanlarının karşılıklı imzalarıyla kesin bir yol haritasına dönüştürülüyor. 14-15 Mayıs 2016 tarihinde Pekin’de düzenlenen foruma 29 devlet ve hükümet lideri katılmış, 100’den fazla ülke ve uluslararası kuruluş projeyi desteklediğini bildirmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti, 40’tan fazla katılımcı ülkeyle ikili anlaşma imzalamıştır. Kemer ve Yol Girişimi için 2017 yılında hedefler çok daha üst düzeyde ifade edildi. 2017 Kemer ve Yol Forumu’na 120’ye yakın ülke katılım sağladı. 68 üye ülke haricinde, gözlemci olarak 50 ülke forumda en üst düzeyde temsil edildi. Amerika’nın, Obama döneminde yakından takip ettiği ve gözlemci sıfatıyla katıldığı toplantılara Donald Trump döneminde ara verildi.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin projeye tutkuyla bağlandığını gösteren gelişmeler Çin Komünist Partisinin 19’uncu kongresinde yaşandı. 24 Ekim 2017’de tamamlanan Çin Komünist Partisi 19. Kongrede Kemer ve Yol Girişimi, bir devlet önceliği olarak Çin Komünist Partisi tüzüğüne dahil edildi. Çin Komünist Partisi Tüzüğü aynı zamanda Çin Anayasa’sını oluşturuyor. Proje parti tüzüğüne şu cümle ile dahil edildi: “Müzakere ve işbirliğiyle ortak bir büyüme ilkesini hedeflemek için Kemer ve Yol Girişimini takip etmek”. Bu cümle ile proje, XiJinping’in veya Çin Hükümetinin olmaktan çıkıp devletin ülküsüne bir anlamda “Megaloİdea”sına dönüştü.
Çin Halk Cumhuriyeti, kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2049 yılında projenin tamamlanmasını hedefliyor. Özellikle finansman konusunda yapılan çalışmalar tam anlamıyla hedefe kilitlenildiğinin göstergesi. 2013 yılında proje duyurusunun yapılmasından kısa bir süre sonra 50 ülkenin kurucu ortak olarak katıldığı Asya Altyapı Yatırım Bankası (AAYB) kuruldu. Kurucu üyeleri arasında Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, İsviçre, İran, Avustralya, Danimarka, Finlandiya, Norveç gibi dünya siyasetinin önemli ülkelerinin bulunduğu AAYB, 100 milyar dolarlık başlangıç sermayesiyle kuruldu. Yine Çin tarafından, BRI üyesi ülkelerin projelerini finanse etmek için 40 milyar dolar başlangıç sermayeli İpek Yolu Fonu kuruldu. BRI için, bu gelişmeler ışığında söylenebilecek ilk şey, kesinlikle finansman sorunu yaşamayacağıdır. Deyim yerindeyse, milyarlar havada uçuşuyor ve BRI ile ilişkilendirilen her yatırım destekleniyor. Bu para bolluğundan faydalanmak için 2016 yılında, Özbekistan Meclisi, yeni ipek yolu geçiş koridorunun ülkesinden geçen kısmını daha geniş alanlara yayma ve daha fazla kenti projeye dahil etme kararı aldı. Kırgızistan, projeden daha fazla faydalanmak için Özbekistan’la olan sınır sorunu ve siyasi krizi projeye yansıtmayacağı taahhüdünde bulundu. Ülkelerin projeye katılma konusundaki istekliliği anlaşmaların miktarına da yansıyor. 2018 sonu itibariyle Kazakistan 30 milyar dolar, Özbekistan 15 milyar dolar ve Kırgızistan 3 milyar dolarlık finansman anlaşması imzaladı.
Kemer ve Yol Girişimi projesinin kapsamı, Çin’in hedefleri, küresel ticarete sağladığı katkılar konusunda genel bir perspektif oluştuğunu düşünüyorum. Projeye ilişkin oldukça detaylı bilgiler paylaştım. Bunun nedeni bu konudaki bilgi eksikliğini gidermeye çalışmak ve farkındalık oluşturmak. Proje hem olumlu, hem de oldukça sert eleştirilere maruz kalıyor. Eleştirilerin önemli bir kısmının haklı gerekçeleri var. Borçlandırarak ekonomik ve siyasi kontrol altına almak, yeni küresel hegemonya oluşturmak gibi… Bu noktadan itibaren proje Türkiye için ve Diyarbakır için ne ifade ettiğini değerlendirelim. Projenin 6 ana koridordan oluştuğunu belirtmiştim. Tabi ki bu hatlarla entegre olacak şekilde karayolu hattı, enerji nakil hatları, petrol ve doğalgaz boru hatlarını da unutmamak lazım ancak ticari koridorun esas kurgusu hızlı tren olarak planlandı. Ana hatları aşağıya çıkarılan geçiş koridorlarını ana arter, ya da ana damar gibi düşünürsek, bu ana damarlara bağlanan çok sayıda kılcal damarın olduğunu da belirtmek gerekir:
- Çin-Moğolistan-Rusya
- Çin-Bangladeş-Hindistan-Myanmar
- Çin-Merkez ve Batı Asya
- Çin-Hindi Çini Yarımadası
- Çin-Pakistan (Devam Edecek)