Zazaca Kekû; Kürtçe’de ise Pepûk/Pepûg olaark adlandırılan Gugukgiller Familyasından Guguk Kuşu efsanesini anlatmak isterim size.
Bölgede kaynağı neredeyse aynı olan bir efsanede farklı anlatımlarla dilden döle dolaşır bu kuşun öyküsü. Söylenen ve anlatılanlar yöreden yöreye az da olsa değişkenlik gösterse de, üvey anne zulmüne vurgu yapar.
Sarım Havzası’nda anlatılan hikaye ise şöyledir:
Biri kız biri erkek İki kardeş; Anneleri ölür; bir süre sonra babaları evlenir.
Çocuklar üvey anne yanında yaşamaya mecbur kalırlar. Üvey anneleri onları hiç sevmezmiş; özellikle baba evde olmadığı günler türlü eziyetler eder, sürekli çalıştırıp, yaptıkları hiçbir şeyi de beğenmezmiş. Üstelik döver ve kimseye anlatmamaları için de korkuturmuş.
Çocuklar da yapılan eziyetleri ‘babaları inanmaz diye” anlatamazmış; çaresiz her eziyete katlanarak yaşamlarını sürdürmüşler.
Böyle aylar ayları kovalamış. Baharın başlarında bir gün üvey anne bir gün çocukları kenger toplamaya göndermiş.
Onları hiç sevmeyen üvey anneleri dibi delik bir torba onlara verir, ardından “Akşama dolu torba ile eve gelmezseniz sizin başınıza ne getiririm” çocukları gönderir.
Allah bilir, sonu tehlike bile olursa ilkbaharda dağlara çıkmak bir başka olur.
İki kardeş, dağların yamaçlarında kendileri için tehlikeli olan yerlerden zor bela kenger toplar evlerine geri gelirler.
Eve vardıklarında bir bakarlar ki torba boş hiç kenger yok.
Kenger eve getirmeden boş torba ile eve dönmek ölümle eş değer.
Yapacak bir şey yoktur, o sırada büyük olan kız kardeş kardeşini suçlar; “Kengelerin hepsi sen yedin” der.
Küçük kardeş, “Ben yemedim” diye ısrar eder.
Her ne derse üvey annesinden korkan kız kardeşini ikna edemez.
Korku kardeşliğe baskın gelmiştir.
“Hançerle karnını deşeceğim, Kengeleri alacağım” der ve kardeşinin karnını deşer.
Birde ne görsün evde beraber yedikleri yeşil soğandan başka bir şey yok kardeşinin midesinde.
Başlar ağlamaya, faydasızdır, dağı taşı inleten ağlayışlar faydasızdır.
Aklını yitirir ve oracıkta bir kuş oluverir. O gün bu gündür, kız bir kuştur artık
Yaşadığı vicdan azabından kurtulmak için “Kekû kekû min nekûşt xençer kuşt/ Ben öldürmedim hançer öldürdü” der durur.
O gün bu gündür küçük kız, Kekû kuşu olarak dağ dağ dolaşır kardeşini öldürdüğü için herkese kendini ihbar eder durur: Her bahar mevsimi, kengerin yerden bitmesi ile beraber acıklı ötüşüne başlar.