Er ya da geç yaşadıklarım biter
Güneş karanlığı önüne takıp arşları geçer
Paidar kalan hangi zalimin zalimliği oldu ki
Ben sana endekslenmişken bize ne dayanır
Zulüm biter ve biz bu limandan evimize gönül rahatlığıyla geçeriz
...
Somurtkan bir yüzde hangi meleke kalır
Şaftı kaymış araba gibi hep yan gider hedefe ulaşmaz
Berraklığını kaybetmiş bir su misali atsan atılmaz vazgeçmeye çalışsan yürek izin vermez
...
Ahenginden haberim vardı yaşamın
Lakin bu kadar canlı yaşanacağını bilemezdim
Bir bütün sesleri barındırırdı semasında gökkuşağına işlenmiş halde sanki beni beklerdi
Bir şiirim eksikmiş gibi tamamlamam için gökyüzünden gürültüyle haber gönderirdi
...
İşte adamım bu der gibi şiirime göz kırpardı
İyi bir elçi arar gibi gözlerinde bir elek tutardı
Ellerinde mezrusuyla boyumu ölçüp biçtikten sonra
Hadi yaz bakalım bu gün son günün acıların son buldu demek için can atıyordu
...
Ben isem yeni uykudan uyanmış bir gece bekçisi
Hayat yeni başlıyor deyip adımlarım beni canlandırırdı
Madem acılarım bitiyor biraz acele etsem iyi olur
Mutlu yaşam nereye saklanmıştı, sahi biz nerede kalmıştık.