Zaman zalim bir cellat
boynunda bocalayan
omzunda yaralı bir uçurtma barışa söven.
Saçlarında dört nala kişneyen rüzgar
taze yaralarımı yarılayan.
Peki, penceresi olmayan bu sokakların
kaderi ne olacak?
Kanser karası kader...
Seni uyarmıştım sürmeyecektin ellerini karanlıklara.
Bulaştı mı öldürür sabahlarını, sendelersin
gecenin gereksiz girdabında simdi
Uslu biri olacağına dair söz ver küçük
Yola çıkamayacak kadar küçük ayakların.
Düşer incitirsin diz kenarlarını…
Çabuk!
Daha taşımam gereken sarkıllar var...