Biz bu kavramları nerede unuttuk acaba?
Üzülerek belirtmeliyim ki yaşadığımız bu coğrafyada insanlığımızı , insan olduğumuzu unutmamız sanki bazı beyinler tarafından isteniyor. Merhametin olmadığı yerde vicdandan bahsetmek ne mümkün. Eğer bir başka dünyalıysanız kıymetlisiniz, ama yok yerliyseniz ve bu toprakların çocuklarıysanız kıymetsiz bir eşyasınız. Bir Kürt atasözü derki ; 'Gîhayê hewşê tahle .' bahçedekî yeşillik acı. Evet acı çünkü siz bir eşyasınız. Şaşırmayın doğru okuyorsunuz eşya. Çünkü bir materyal gözüyle insana bakılıyor.'
Trabzon’da yaşananlar da bu. İnsanlıktan nasibini almamış, at gözlüğüyle etrafa bakan iki çift gözün, bağrışmasıyla bir an da orada insanlık unutuluyor. Hunharca Ülkeye gelen turist gençler linç edilmek isteniyor. Hani herkes önce insan olmalıydı. Üst düzeylerin tutumlarından hiç bahsetmeye gerek yok. İnsanı insan yapan birkaç önemli unsur ve öncelik var. Bunların hepsi o anda bir kenara bırakılıp, ırkçı yaklaşım ön plana çıkıyor. Merakımı bağışlayın, acaba o insan , ‘O İNSAN ‘ başka bir ülkeli olsaydı aynı tepki verilir miydi? Hiç sanmıyorum, çünkü bir başka ülkeli saldırgandan daha medeni kabul edileceği için buna kimse cesaret edemezdi.
Önce insan, sonra din, sonra vatan. Kimine göre de önce, vatan, sonra din, sonra insanlık. Tercih sizin. Mutlu olmak istiyorsanız her şeyden önce iyi bir İnsan olun derim. Biz birbirine karıştırmış, psikolojisi bozulmuş yeni nesiller miyiz ne! Gerçeklerimizi söylemekten korkar olduk. Korku iyi insanları güçlendirir. Daha çok iyilik yapmaya, iyi bir insan olmaya doğru iter.
Gelecekte yeni nesli neler bekliyor diye düşününce korku kapladı içimi. Ama olsun, gerçeklerle yüzleşmek gerek, bu da beni insan yapar, merhamet duygusu insanı iyi bir insan yapar. Çocuklarımızı merhamet duygusuyla büyütürsek insanlığın geleceğini bir nebze olsa biz belirleyebiliriz. Ne varsa içimizi yakan, üstüne üstüne gidip büyüyelim. Bu toprakların çocuklarına sahip çıkalım. Onları insani duygulardan uzaklaştırmayalım. Farklılıklarımız var, ne güzel, zenginliğimiz var oluşumuz, olsun , sonuçta aynı suya, aynı güneşe aynı havaya ihtiyacımız var. Duvarlar konuşmayabilir, ama insan olanlar konuşabilir. Birbirimize insanlığın var olduğunu anlatıp, yaşatabiliriz. İyi birer İnsan olabiliriz.