- İnsansız İnternet
Bizi insan yapan şeye “androritma” adını verdiğini söyleyen Gerd Leonhard, nesnelerin internetinin bir sonraki adımının internet of inhuman things yani insansız internet olacağına dair bir öngörüsünü paylaşıyor. “Bilgisayarlar taşınabilir hatta giyilebilir hale geldiler. Yakında yenebilir ya da vücuda nakledilebilir hale de gelecekler” diyen Leonhard, bizi çok sarsıcı bir soruyla karşı karşıya bırakıyor: “Peki, bunlar gerçekleştiğinde, sırf suni bir dijital başarı elde etmek uğruna, türümüzün dünyadaki kendine has varoluş amacını mı harcamış olacağız?”
- Büyüleyici, Delici ve Zehirli
Gerd Leonhard bu bölümde teknolojiyle yaşadığımız aşk ilişkisinin sarhoşluğunu sorgulamamız ve bu gönül ilişkisi sonucunda ödeyeceğimiz bedeli düşünmemiz gerektiğini ifade ediyor.
- Dijital obezite: Son salgın hastalık
Beni kitapta en çok etkileyen bölümlerden biri de dijital obezite bölümüydü. “Bünyemize aldığımız dijital besinleri düşünme vakti geldi” diyen Leonhard, dijital mecraları bizi gerçekten mutlu ettikleri ve bize fayda sağladıkları için mi kullandığımızı yoksa bu eğilimimizin altında sorgulamamız gereken başka nedenler mi aramamız gerektiğini düşünmemizi sağlıyor. Bu durumdan “salgın hastalık” şeklinde bahseden Leonhard, “Algoritmalarla üretilmiş haberler ve güncellemelerle kafamızı tıka basa doldururken eğlenceli sayılacağı su götürür bir teknoloji balonunda kendimizi eğliyoruz” diyor.
- İhtiyatlılığa karşı proaktiflik
Yeni teknolojilerle oynanan kumarın faturasını sonraki kuşaklara bırakmamamız gerektiğini savunan yazar, inovasyonu ertelemememiz gerektiğini ancak inovasyonların taşıyabileceği üstel riskleri de görmezden gelmememizin gerektiğini vurguluyor.
- Mutluluktan Tesadüfleri Çıkarmak
Hâlâ, her gün peşinde olduğumuz meselenin mutluluk olduğunu söyleyen Gerd Leonhard, “Büyük teknolojiler hızlı hedonistik zevk enjeksiyonlarını taklit ediyor. Peki bu durumda empati, şefkat ve bilinci içeren daha derin mutlulukları nasıl koruyabiliriz?” diye soruyor. Bu bölümde Leonhard, “GSYİH, GSMH ya da GSMM: Mutluluğun gerçek kriterleri neler?” sorusunu da ele alıyor ve “gayrisafi milli mutluluk”tan bahsediyor. GSMM felsefesinin 4 temel unsurunu işe şöyle sıralıyor: Sürdürülebilir kalkınma, kültür değerlerinin korunması ve geliştirilmesi, doğal çevrenin korunması ve doğru yönetişimin tesisi.
- Dijital Etik
“Bırakın haklar ve sorumluluklar hakkında ortak bir paydada buluşmayı, bu konuyu konuşmak için küresel bir ortak dilimiz bile yok” diyerek durumun vahametini gözler önüne seren Gerd Leonhard, “insanlığın refahına nükleer silahlardan potansiyel olarak daha büyük tehlike teşkil eden” diyerek tanımladığı dijital teknolojinin ahlaki boyutunu konuşmanın zamanının geldiğini söylüyor.
- 2030’da Dünya Cennet mi, Cehennem mi?
Bilimkurguyu güncel olarak deneyimlediğimizi ifade eden yazar, okuyucularını 2030’a dair #CehenNet senaryoları kurgulamaya davet ediyor. Örneğin, Leonhard insan içerik editörlerinin de “oturumlarının kapandığını”; zira büyük veriler, akıllı bulutlar ve yapay zekânın neredeyse bedavaya daha etkin olduklarını kanıtlayarak daha yaygın hale geldiğini söylüyor. Leonhard’a göre bu teknolojiler hiçbir şeye itiraz etmedikleri için reklamcılar, markalar ve siyasi partiler bu sistemlere daha çok nüfuz edip pazarlama bütçelerini daha verimli kullanabiliyor.
Bu bize cenneti mi vadediyor cehennemi mi yaşatıyor? Kararı siz verin…
- Karar Zamanı
“Takımınızı seçme zamanı geldi” diyerek başlattığı bu son bölümde Gerd Leonhard, insanlar ve makineler arasında eli kulağındaki çatışmalara hâkim olmak istiyorsak, daha hassas öngörülerle desteklenen yeni bir küresel yönetime ihtiyacımızın olacağını vurguluyor. Bu her ne kadar yıldırıcı olsa da Leonhard’a göre asla imkânsız değil ve alternatifi yok.
Okurken çok keyif aldığım bu kitabı, “daha insani bir dünya için cesur bir manifesto”* okumak isteyen herkese tavsiye ediyorum. Bitti