Bayram arifesindeyiz; çarşı pazarın pek tadı tuzu yok.
Deprem acısı, seçim, bayram ve ekonomik kaygılar dahil bir çok şeyin iç içe geçtiği bir dönem.
Vatandaş neye yetişeceğini bilemez avare bir halde.
Ömrüm boyunca kişisel sorunlar hariç genel olarak hiç bu kadar sönük Ramazan dönemi yaşamadım desem yeridir.
Kuşkusuz, genel sorunlar kadar değişen toplumsal yapı, aidiyet, alt kimlik ve kültür deformasyonun da etkileri var bunda.
Toplumdaki değer anlayışları, yaşam tarzları hızla ve yüz bir şekilde değişiyor.
Sosyo-ekonomik yapı, şehirleşme, alt kimlikleri yok eden tüm sebepler ve bir bütün olarak devlet anlayışları bunda etkili faktörler.
“Nereden nereye diyeceksiniz” biliyorum.
Ama üstün körü bir anlayışla suyun akıp yatağını bulduğu bir durum değil bu.
Suyun akışına yatak hazırlanmasıyla ilgili bir genel sorun bu aslında.
Velhasıl kendiliğinden oluşan ir durum yok ortada; planlı bir stratejinin ürünü.
Toplumun kendi benliğinden topyekün bir saldırıyla uzaklaştırılmasının hedeflendiği bir genel anlayışın ürünü.
Bugünkü genel manzara; içi boş, düşünmeyen bir toplum projesinin paradigmalarının adım adım hayata geçirilmesinin karşılığı.
Ve ne yazık k toplum dinamiklerinin de sadece seyreylediği bir durum.
Bugün geldiğimiz durumun başlıca sebeplerinden belki de en önemlilerinden biri de bu.
Kanaat önderlerinin, sivil toplumun yerel siyasetin de içinde yer aldığı toplumsal dinamiklerinin duruma seyirci kalmasının anlamını da çözmemiz gerekiyor.
Bir bütün olarak maddi değerlere odaklanan bir toplum haline nasıl ve neden geldik?
Bu soruya yanıt verebilirsek sorunun ucundan tutmuş olacağız diye düşünüyorum.
Mesele büyük kentler, sokaklar, araçlarla dolu yollar ve tamamen tüketime endekslenmiş bir toplum yaratmayı önceleyen anlayışın ortadan kaldırılması olmalı.
Büyük dersler çıkarabileceğimiz büyük bir felaketi arkamızda bırakıp; hiçbir şey olmamış gibi hareket edemeyiz.
Sebep ve sonuçlarını adam akıllı tartışamadığımız eksiklikleri giderecek hem devlet hem toplum olarak nasıl bir duyarlılıktayız? Sorusunu bile tartışamıyoruz.
Ben yaptım oldu fikriyle oldu, bittiye getirilen bir anlayışın ortadan kaldırılması gerek.
Bayram arifesinin manevi havasından uzak ruh hali aslında tüm yaşantımızın dışa vurumu.
Buna odaklanmak ve toparlanmaya vesile olması dileğiyle Bayramınızı kutluyorum; sağlıkla huzurla ve en önemlisi akılla kalın.