Yeni dünya dedikleri şey, yeni teknolojiler, bunlara alışmamız isteniyor bizden. Bu kadar kolay olmayacak gibi. İnsan alışkanlıklarından çabucak vazgeçemez.
Düşünsenize 40 yıldır sigara içen birine bir anda sigara içme alışkanlığından vazgeç diyebilir misiniz ya da 20-30 yıldır şalvar giyen birine hadi pantolon giy diyebilir misiniz?
Alışkanlıklardan vazgeçebilmek için zamana ihtiyaç var.
Bu zamanı yaratmak içinde içsel bir güce.
Bu gücü kendimizde bulabilirsek vazgeçebiliriz, yok bulamadık alıştığımız şeyler sürüp gider. Bir virüstü geldi adına Covid-19 dediler, hayatımızı alt üst etti ve tedbirli olmazsak etmeye de devam edecek.
Birçok alışkanlığımız değişti.
Yemek yeme alışkanlığından tutun, uykuya, spora ve düşünmeye kadar.
Düşünce demişken, insanın aklına bin bir türlü sorular geliyor. Bu virüsle birlikte acaba yeni bir dünya düzeni mi geliyor.
Acaba bundan sonra eğitim dijital platformlarda mı verilecek?
Acaba bir daha birbirimize sarılmayacak mıyız? Bu soruları artırabiliriz ancak bir gerçek var ki iki ay içerisinde bu virüs bize bir şeyi hatırlattı, oda birbirine sıkıca sarılmamın ve kucaklaşmanın ne kadar ruh üzerinde önemli etkisi olduğunu. Birbirine dokunmanın Bizi ne kadar rahatlattığını gösterdi.
O günleri özlüyoruz biliyorum.
Yeni dünyada birbirine sarılma, sevgiyi öperek göstermek yoksa bence bu iş tutmaz. O yüzden bu yeni dünya düzeni kuranlar bir kez daha düşünmeli. Hayat çok garip şey, bir gün içerisinde onca duyguyu bir arada yaşatıyor bize.
Ölüm mü, yaşam mı?
Elbette yaşam, ama duygu yüklü bir yaşam, robotlaşmak istemiyoruz, teknoloji hayatı kolaylaştırdığı gibi, zorlaştırdığını da gördük ve görüyoruz. Hastalıklar çoğaldı, yaşlanma hızlandı, ruhsal dengesizlikler aldı başını gitti. Bunlara dur demek için haydi hep birlikte bu mikrobu içimizden def edelim yeniden birbirimize sarılalım, tedbirlere , sosyal mesafeye uyalım, bir dönem için uyalım, sonrasında yine hep birlikte güzel günlere doğru yol alalım. Sevgisiz kalmamak için, birbirimize saygı gösterelim. Herşeyi komşumuzdan beklemeden bizde uygulayalım. Elini yeniden uzatman için el ele verelim, ortak gücümüzü ortaya çıkaralım.
Seni sen yapan değerlerden vazgeçme. Özelikle de benim insanım, doğu insanım samimi, içten, yardımseverdir. Bu hastalıkla mücadelede de üstüne düşeni yaptı yapıyor, yapacak. Çünkü duygusaldır o. Sevgisini sarılarak gösterir o. Onun içindir ki, söylenenlere uyar.
Hayatı kendine ve etrafına güzel gösterir. Başının gözünün üstünde taşır seni. Bu tedbirlere uyarken de ; 'Ser sera, ser çavan' der o. İşte benim insanımdır o...