Kendisi de maalesef kadın olan Işıl Özgentürk'ün Batmanlı kadınlara değinen yazısındaki, aşağılayan ve mağduru suçlayan üstten bakışı; kadına karşı yürütülen sistematik aşağılamanın; üstelik bir kadın tarafından böylesine savunulması ve sözde özründe de bunu sürdürüyor olması oldukça düşündürücü!
Kadınlara yönelik saldırıların faillerine karşı cezasızlığı savunma ve hatta görünmez kılma cüretini (sadece bir kesim üzerinden) üstelik bir aydın edasıyla savunuyor olması ne anlama geliyor?
Tecavüzcüyü savunma hazzıyla bir öğretmenin ağzından sosyolojik bir tespit gibi sunduğu iğrençliğin gerisinde yatan milliyetçilik kabarmalarına yabancı değiliz.
Muhalif gibi gözüktüğü aslında ufukta birleştiği iktidar zihniyetine el sallayan mesajları (zanlıyı serbest bırakırken sevinmiş olmalı ki) tecavüzcüyü aklama ihtiyacı duymuş ve ‘Porno çukurunda debeleniyoruz' derken nasıl bir çukurda yaşadığının resmini çizmiş aslında.
90’lı yıllara dayanan bir bilincin, üstelik Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Porno çukurunda debeleniyoruz’ başlığıyla dışa vuran yazısının, bilinçli bir şekilde tercih edildiğini özür olarak yazdığı kelimelerle daha bir anlayabiliyoruz:
“Tamam anlaşıldı. Batman halkından özür diliyorum. Batman kayyumla idare edilen bir kent değil. HDP orada kaya gibi sağlam. Kentte ve köylerde dağa çıkan hiçbir kız yok. Analar babalar önce kız çocuklarının okumasına önem veriyorlar. Üniversite okumamış genç kız yok. Herkes sevdiğiyle evleniyor. Tecavüz hiç yok. Kadın cinayeti hiç yok. Resmi kayıtlar yalan söylüyor hiç genç kız ve kadın intiharı yok. İnsanların bir eli yağda bir eli balda. İş için büyük kentlere gideni ara ki bulasın. Ben bölgede dolaşırken gördüğüm, duyduğum her şey yalanmış. Yeniden özür diliyorum.”
…
Özgentürk’ün bu zavallı değerlendirmesi aslında bilinçli şekilde üstelik yıllardır içinde barındırdığı Kürt düşmanlığının ırkçı yansımasıdır.
Bu ırkçı yansıma onu öylesine körleştirmiştir ki, ortadaki onlarca suçu ve suçluları görünmez kılmayı da ne hikmetse amaçlamış; bunu Kürtlerin kızlarını değersizleştirmesi, kızların da bundan kurtulmak için bilinçli tercihlerle ve sonu ölüm olan bir yola sürüklenmesi şeklinde değerlendirmiş.
Ve İpek Er’in annesinin yaşananlara rağmen kızlarını sahiplenmesini anlamamış ya da anlamsızlaştırmış!
Bu bakış açısı sadece Özgentürk’e ait değil.
Türevlerinden Candaş Tolga Işık’ın ‘Çanak anten!’ üzerinden Kürtlere yaptığı iğrenç göndermelerin bir devamıdır da aslında ve porno çukurundan çok b.k çukurunda debelenen bir zihniyetin tezahürüdür.