1973 yılında İsveç'in başkenti Stokholm'de Jan Erik Olsson adlı banka soyguncusu yanında patlayıcı ve silahlarla bankaya girdi ve dört banka görevlisini rehin aldı. Polislerle girdiği diyaloğda, cezaevindeki bir arkadaşını, yüklü miktarda para ve bankanın önüne bir araba istedi. Polis denilenleri yaptı ancak, banka etrafındaki ablukayı kaldırmadı. 6 gün boyunca devam eden girişim sonrası polis içeri girdi ve soyguncular silahlarını atarak teslim oldu.
Bu sırada rehineler kendilerini soyguncuların önüne atarak siper ettiler ve soyguncuların vurulmasını önlediler. Rehinelerden biri olan Elizabeth Smart'ın, 6 gün boyunca olduğu halde, kendi tercihiyle kaçmadığı öğrenildi ve olayların yaşanıp bitmesinden sonra bile rehinelerin soyguncuları destekledi. Rehineler, mahkemede soygunculara karşı ifade vermekten kaçındılar; hatta aralarında para toplayıp, onların mahkeme masraflarını karşılamalarına yardımcı oldular. Sık sık onları hapishanede ziyaret ettiler.
Stokholm Sendromu olarak adlandırılan Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan olayın kısa hikayesi böyle.
…
Soygun girişiminden daha kötü başka bir olay bir sene sonra ABD’de yaşandı.
Zengin bir ailenin kızı olan Patty Hearst, kendilerine Simbiyonez Özgürlük Ordusu diyen bir grup tarafından kaçırıldı ve genç kadın ışık geçirmez, ufak bir dolapta kilitli tutularak, ölümle tehdit ve hatta defalarca tecavüz edildi genç kadın, bu şekilde, o dolapta, iki ay boyunca yaşadı.
Olayın üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Patty Hearst, San Francisco’da elinde tüfekle bir bankayı soymaya çalışırken yakalandı. Eski rehine, Tania takma adını almış ve kendisini kaçıran örgütün silahlı bir militanı olmuştu.
…
2006 yılında, 18 yaşındaki Viyanalı Natascha Kampush, Wolfgang Priklopil tarafından kaçırılarak bir hücrede esir tutuldu. Başlarda sadece penceresiz bir hücrede tutuluyordu. Ancak zamanla adam, evin içine girmesine izin verdi. Evde temizlik ve yemekle uğraşmaya başladı. Birkaç yıl sonra da bahçeye çıkmaya başladı. Bir süre sonra adam, onu arkadaşlarıyla tanıştırmaya bile başlamıştı! Sekiz yıl boyunca Natascha aç bırakılmış, ciddi düzeyde fiziksel şiddete uğramış, tehdit edilmiş ve tecavüze uğramıştı. Buna rağmen kaçmamıştı.
Sekiz yıl sonra Natascha, bir gün kaçtı. Kendisini kaçıran adam bunu öğrenince, bir trenin önüne atlayarak intihar etti. Haberi alan Natascha yıkıldı, etrafındakiler onu teselli etmekte zorlandılar. (Yarın: Sendrom insanlarla sınırlı değil)