Ekonomik açıdan çok kötü günler geçiriyoruz. Toplum olarak hayat pahalılığını fazlasıyla hissettiğimiz günler yaşıyoruz.
Bu yıl asgari ücret ve emekli maaşlarındaki tarihi artış olumlu adımlardı.
Aynı minvalde artışlar önümüzdeki yıl içinde geçerli olacak.
Kantarın ayarının bozulduğu böylesi bir süreçte Kontrolü oldukça zor bir hale gelen döviz ve akaryakıt fiyatları tavan yapan zamların başlıca sebepleri.
Hükümetin yaptığı bu artışlar elbette önemli. Ancak market ve pazarın ateşini düşürecek denetimlerin daha da yoğunlaştırılarak yapılması ve dövizin kontrol altında tutulması şart.
Geçen yılın sonlarında 12 lira sınırında olan Dolar 19 Lira sınırında olması ve akaryakıt fiyatlarındaki oynaklık ve diğer enerji bedellerinin yükselmesi piyasayı tabiri caizse allak bullak eden sebepler.
Bu durum daha ne kadar sürecek bilmiyoruz? Umulan ve beklenen doların yılın başında makul seviyelere gelmesi an bu ne kadar mümkün, belli değil.
Bu sürekli artış temel tüketim maddelerine neredeyse an be an yansıyor.
İşin başından ele alınmalı çözüm. Çiftçinin tarladaki üretiminden nihai tüketiciye ulaşana dek geçen zinciri inceleyip başta çiftçi olmak üzere tüm kesimlerle görüşerek fiyat artışlarının nedenlerini araştırıp, çözüm üretmek gerekir.
Vatandaşın ve üreticinin boğazını sıkan ve süreklilik arz eden artışlar karşısında maalesef piyasa olumlu sinyaller veren bir piyasa olmaktan çıktı.
Dolardaki artış kadar, “stokçuların” da ahlaksız girişimleri tavan fiyatları görmemizde en büyük sebep.
Tam bu noktada hükümete düşen piyasadaki kontrol mekanizmasını aktif halde hayata geçirmek.
Bu yönde bir geriye dönüş hayatın her alanında rahatlama sağlayacaktır.
Gelecek yılın seçim ekonomisi olacağını hatırlatalım ve bu da hzineye büyük yükler getireceği malum.
Ancak seçmenin ana gündemi “ekonomi ve geçinememek”…
Vatandaş günün sonunda rutin hale gelen cebindeki eksilmeye bakıyor.
Bu da seçimlerin en büyük belirleyicisi olacak.