Bir Ramazan ayını daha geride bıraktık, dolu yaşayanlara ne mutlu. Ne mutlu ibadetleriyle Kur'an’ıyla mukabelesiyle teravihiyle sahuruyla iftarıyla bu ayı dopdolu geçirenlere ve yine ne mutlu o kişilere ki orucu sadece aç kalmak suretiyle tutmayıp aynı zamanda ahlaki olgunluğa erişme çabası içerisinde bulunanlara. Bu gün geride bırakmış olduğumuz Ramazan ayımızın muhasebesini yapmaya çalışacağız hep beraber.
Kendini sık sık muhasebeye tabi tutmak müslümanın en belirgin özelliklerinden biridir. Öylesine yaşamaz müslüman; hasbel kader, düşünmeden, tefekkür etmeden ömür sürmez. Yaşadığı her anın muhasebesini yapmak durumundadır. Zira o bilir ki, düşünmeden öylesine geçirdiği her anın hesabını verecektir. Ahirette hesabını veremeyeceği bir anı, bir davranışı olmasın diye Allah onu hesaba çekmeden önce o kendini hesaba çekecek bilinçtedir. Namazın günde beş vakit olmasının hikmetlerinden biri de insanın gün içerisinde sık sık kendini kontrol ederek hesapsız yaşamasını engellemektir. Yine İslam âlimleri günün sonunda o günün hesabını, kar zarar muhasebesini yapmadan yatağa girilmemesi gerektiğini ısrarla tavsiye etmektedirler ki böylece o gün zarar edilmişse ertesi gün telafi etmek suretiyle bu zararı kapatma şansı elde edilmiş olsun. Perşembe ve cuma günlerini de haftalık kar zarar muhasebesini yaptığımız zaman dilimleri olarak değerlendirmek mümkündür. Ramazan ayına gelince; yıllık muhasebe ve bilanço dönemimiz, özellikle son bir yılımızı değerlendirmemiz gereken bir zaman dilimi olduğunu söyleyebiliriz. Kar zarar hesabını yapmayan bir tüccar düşünelim. Sermayesinden, karından, zararından habersiz bir tüccar, kar da edebilir zarar da. Ancak şayet kâr ediyorsa ne kadar kar ettiğini bilmediğinden daha fazla çalışmasını gerektirecek bir hedef edinemez. Kârını bilse, ben bu yıl şu kadar kar ettim hiç olmazsa bunun altına düşmemeliyim der, dahası hedefini yükseltebilir. Şayet hesabı sonucunda zarar ettiği ortaya çıkmış ise, o zaman da kendini toparlayıp, daha fazla sermayeden yememek için büyük bir gayretle işe koyulacaktır. Neden dolayı zarar ettiğini araştıracak zararına sebep olan amilleri ortadan kaldırmaya çalışacaktır. Eğer hesap yapmıyorsa durmadan zarar ettiğinin de farkında olmadığı için aniden iflasın eşiğine gelebilecek ancak iş işten geçmiş olacaktır.
Biliyoruz ki ticarette böyle bir hesapsızlık mümkün değildir. Aklı olan her kişi belli dönemlerde karını kontrolden geçirir. Ancak iş sonsuz hayata, günlük davranışlarımıza ahlakımıza gelince bu kadar hassas davranamıyoruz nedense. Oysa ki günün birinde ömür sermayesinin tükeneceğinden ve Allah'ın huzurunda bize verilen bu ömrün her anının hesabını vereceğimizden eminiz. Bu durumda ömrünün hesabını yapmadan yaşayan adam tıpkı sermayesini hesapsız harcayan ahmak tüccar durumuna düşmez mi? Madem Ramazan, yıllık muhasebemizi yaptığımız/yapmamız gereken bir zaman dilimidir, o halde bu ayın bizi ne kadar zenginleştirdiğinin sermayemize neler kattığının değerlendirmesini de yapmamız gereklidir.
Ramazan'ın muhasebesini yapmak; orucumu tuttum, şu kadar Kur'an okudum şu sayıda hatim indirdim, şu kadar zikir çektim vs. muhasebesini yapmak değildir elbet. Ancak şu olabilir: Ramazan boyunca bütün bu yaptıklarım bana neler kattı, bende ne tür değişiklikler oluşturdu, ne izler, ne kokular bıraktı. Yoksa ben yine eski ben miyim? Ramazan’dan önce ne isem o muyum? Tuttuğum oruç bir ay boyunca beni dedikodudan koruduğu gibi bundan sonra da koruyacak mı? Yoksa Ramazan'dan önceki hayatıma aynen dönecek miyim? Ramazanda okuduğum Kur'an bende neleri değiştirdi? O’nun direktifleri doğrultusunda hangi olumsuz özelliklerimi değiştirmek için kararalar aldım? Yoksa onu bir dahaki Ramazana kadar rafa mı kaldırıyorum...
Eğer bu cevaplar olumlu değilse demek ki bilinçsizce yapmışız bu ibadetleri. Kur'an okumak için okumuşuz niçin okuduğumuzu tahlil etmeden. Oruç tutmuşuz ama orucun asıl gayesinin bizi olgunlaştırmak olduğunu fark etmemişiz. Durum böyle olunca, o bir aylık müthiş eğitim süreci, eğitim olmaktan çıkıp sadece tek aya indirgenen sevap kazanma ameliyesine dönüşür. Bu ise bizi değiştirip dönüştürmekten çok uzaktır.
Esasen Ramazan, yıl içerisinde eksiklerimizi bulup giderme fırsatları sunan bir aydır. Hani çeşitli meslek gruplarında hizmet içi eğitimler olur. Aslında mesleki bilgi tamdır, meslek icra edilmektedir ancak yine de bir takım eksikliklerin olma ihtimali, zamanla oluşan boşlukların doldurulması ve bilinç tazelenmesi için zaman zaman bu tür eğitimlere ihtiyaç duyulur. Bunun gibi bir Müslümanın da hem farkına varmadığı eksikliklerini bulup gidermek hem de büyük atılımlar yaparak diğer zamanlarda kat edemeyeceği mesafeleri kat etmek için Ramazan'ı yoğun bir eğitim ayı olarak değerlendirmesi ve elde ettiği kazanımları geride kalan hayatına aktarması elzemdir.
Geriye kalan on bir ayımızın Ramazan bereketi ve bayram sevinci ile geçmesi dileği ile…