"Ne var"
"Malın tamamını kamyona yükledim, yolladım"
" İşin bu yapacaksın elbet"
-"Zam için geldiysen, yarın!. Bu gece çekiliş var"
-"hayır zam için gelmedim."
-Ee!
"Yarın bayram, bugün erken gideyim mi?"
"Ulan bayram bizim neyimize, çalışıyoruz. Bu gece mal gelecek, sabaha kadar bekleyeceksin, mal ortada mı kalsın"
"Peki beklerim"
Kemal Sunal'ın Kültleşmiş filmleri arasında yer alan "Talih Kuşu"nda, Kemal Sunal ile Bülent Kayabaş arasında geçmiş, senaryosu toplumsal gerçekçi bir tema ile yazılmış bir replik diyaloğuna yer verdiğim bu film, 1989 yapımı olmasına rağmen günümüzün genel durumudur, panoramasıdır.
Sevgili okuyucularım, yarın bayram. Sizlerinde Kemal Sunal misali; "Bayram bizim neyimize" deyişiniz kulağımı çınlattı. Yoksulluğun, işsizliğin, sefaletin ayyuka bir hal aldığı, geçim savaşına neferlik eden işçilerin bayram seyran dinlemeyip, çalışmak zorunda kaldığı (bırakıldığı) bir bayram, işçinin neyine!
Toplumsal statüde yer bulamayan, hor görülen, dışlanan, ötekileştirilen kadının, bayram neyine! Bayram şekeri toplaması gerekirken, cadde köşelerinde su satarak ekmek parası toplayan, elinde teraziyle: "Abi kilonu tahmin edeyim, tutmazsa para verme" diyecek kadar gönlü zengin çocukların bayram neyine! Bayram tatili, birinci gün sabahtan öğleye kadar olan, hatta çoğunlukla bunu bile bulamayan emekçinin 9 günlük tatil neyine!
Gazetelerde, halkın sosyo ekonomik durumlarının farkında değilmiş gibi atılan " Bayram tatili ile ilgili flaş detay, milyonları ilgilendiriyor" gibi manşetler yoksulun yarasına tuz basıyor. Ev kirasını, çocuğun okul masraflarını, gıdayı, faturaları, bonoları düşünen vatandaş en son ne zaman tatil yaptığını hatırlamıyor bile. Vaziyet bu olunca bayram yoksullar için birşey ifade etmiyor. Birlik ve dirliğin, beraberliğin, sosyal bilincin, huzurun temelleriyle anlam kazanan bayram, herkesin kendi derdine yandığı, hayat koşuşturması içerisinde olduğu, zorlu yaşam şartlarının ablukası altında ucu ucuna günü kurtardığı bir olağan gün haline gelmiş. Talih Kuşu filmindeki bu replik diyaloğunun devamında patron rolündeki Bülent Kayabaş'ı biri arar ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:
"Sen misin, Aşk olsun kurbanlıkları unutur muyum, 4 tane koç aldım, şekerleri tatlıları ısmarladım, geçerken alacağım, bayramın tadını çıkaralım." Buna acı bir tebessüm eden Osman(Kemal Sunar), "patron haklı bayram bizim neyimize" deyip patronun odasından çıkar. Kurban inancı, İslamiyet öncesi inanışlardan, İslamiyet dönemine kadar, hemen hemen bütün din ve inanışlarda yer alan bir ritüel. Günahlara kefaret olması ve inançlarına bağlılıklarını, teslimiyetlerini göstermeleri açısından kurbanlar kesiliyor. Filmin senaryosunda da yer verildiği gibi, 4 tane koç keserek günahlarının kefaretini ödediklerini düşünenler, fakirin, yoksulun, yetimin hakkını yiyor. Yanlış anlaşılmasın! Kurban ibadetlerinizi yapmanızın önüne set çekmiyorum. Amacım elbette ki bunu engellemek değil. Sosyal medyada " kurban keseceğinize şunları yapın!" gibi önerilerde bulunmak gibi bir teklifim ve buna bir hakkım da yok. Fakat bir iş, bir ibadet yapacaksanız bunu inancınızın ön gördüğü biçimde yapın. islamiyet, sosyal adaleti sağlayan, evrensel bir hoşgörü dinidir. Bunu söylemeyi bilip de menfi duygular yüzünden uygulanmadığınız şeylerde uyarmayı hak buluyorum ama.
Kurban bayramınızı kutlarım.
Cejna we yê Qurbanê pîroz be.
Roşane Şıma Qurbon Mibareq bo.