Bir metafor var; zamanın birinde bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı uğraşmış çıkaramamış.
Birileri Amedspor düşmanlığı yaparak bazı şeyleri kazımaya çalışıyor.
Bu oyuna gelecek miyiz?
Hayır, asla gelmeyeceğiz
Artık kardeş kavgası 90’lı yıllarda kaldı.
O dönemlerde Kürt halkına karşı derin güçler tarafında kullanılan örgüt eli ile yüzlerce insanımız faili meçhul cinayetlere kurban gitti.
Aslında failler belli idi ama 33 yıl sonra her şey apaçık ortaya çıktı.
Bursa’da oynanan bir maçta “biz sizleri öldürdük katil biziz” dediler.
Üstüne üstlük Amedli olduğumuz için suçlandık ve yok sayıldık.
Ezilmiş bir halkın kaderi bu olsa gerek.
Yıllardır inkar edilen bir halk bölge ve coğrafya olarak inkar edilmeye başlandı.
Bunun adı kendi kendini inkardan başka bir şey değil.
DEVA partisi Genel Başkan yardımcısı emin Ekmen’in dediği gibi;
Siz inkar etseniz bile Amed vardır ve var olmaya devam edecektir.
Irkçılık dünyada bitti derken Bursa’da yeniden hortladı.
Dünya var olalı beri bu illet var ve bitmiyor cehalet oldukça da devam edecek.
Kendi ırkını üstün görenlerin kitlesel katliamları gözlerini kırpmadan gerçekleştirdiklerini biliyoruz sonları ise hep hüsran ve intihar olmuştur.
Kana doymayan bu şövenistler oluk-oluk kan akıtmışlardır sonrasında ise akıttıkları kanda boğulmuşlardır.
Gözlerini kan bürümüş bu hastalıklı insanlar kan emici birer vampirden farksız değillerdir.
Yıllardır ülkemizi ırkçılık hastalığına iten siyasi zihniyet sonunda bir halkı ve coğrafyayı inkar etmeye başladı.
Bugün spor kulübünü inkar edenler Kürt halkını da geçmişte olduğu gibi bugün de inkar etmekten çekinmeyecektir.
Çünkü yapılan her şey yanlarına kar kalmaktadır da ondan.
Sinan Ateş ve benzeri siyasi suikastların azmettiricileri ellerini kollarını sallayıp toplumun içinde dolaşırken hiç bir yetkili olayların perde arkasını araştırmıyor.
Durum böyle olunca da ırkçılar daha da cesaretleniyorlar.
Öldürmek, bir halkı inkar etmek marifetmiş gibi övünmeye başlıyorlar.
Peki hukukun üstünlüğü ve adalet nerde?
Her zamanki gibi hak, hukuk, adalet sizlere ömür…
Şu anda vefat etmiş durumdadır ve orta yerde cenazesi kalmış kimseciklerde el atıp kaldırmamaktadır.
Bu insanlar acaba yataklarında rahat uyuyorlar mı?
Gerçekten çok merak ediyorum.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller 26 Kasım 1996 tarihinde TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmasında Abdullah Çatlı için: “Bu millet uğruna, bu ülke uğruna, devlet uğruna kurşun atan da kurşun yiyen de bizim için her zaman saygıyla anılır, şereflidir" demişti.
Bunların şeref anlayışı da maalesef bu.
İnsan öldürerek kendilerini şerefli zanneden zavallılar..!
Evet, sonuç olarak biz bir daha bu oyunlara gelmeyeceğiz.
Kardeşi kardeşe kırdıran alçakların oyununu birlik ve beraberliğimiz ile bozacağız.
Bundan kimsenin şüphesi olmadın kazanan Halkların kardeşliği olacaktır.