İsviçre bir hukuk devletidir. Bu, yasalara sadece ülkede yaşayanlar değil, devletin kendisinin de uymak zorunda olduğu anlamına gelir. Mahkemeler hükümetten ve parlamentodan bağımsızdır.
Burada hangi temel hak ve yükümlülüklerin geçerli olduğu ve İsviçre’de siyasi ve adli sistemin nasıl düzenlendiği, İsviçre Federal Anayasasında yazılıdır.
Kantonlardaki siyasi partilerde özerk bir konuma sahiptir. Örneğin; Bern veya Cenevre kantonunun parti birimleri kendi kararlarını kendileri alır. Mutlak bir parti liderliği yoktur. Her kanton parti birimi seçimlerde kendi adaylarını, seçim politikalarını kendi birimi içinde belirler. Bu konuda merkezi bir zorunluluk yoktur. Bir kanton parti biriminin diğer bir kanton parti birimine müdahalesi söz konusu olamaz. Kısacası liderlik kültü yoktur. Her kantonun parti birimi eşit konuma sahiptir.
Her kantonda önemli olan bağımsızlık ilkesini düşündüğümüzde İsviçre’de yaşayan Alman kantonlarını Almanya devletiyle, Fransızları Fransa devletiyle veya İtalyanları İtalya devletiyle ilişkilendirmek bile akıldışı bir düşüncedir.
Şimdide kısaca bu olguları, liderlik kültü, güç dengesi ve büyük ulus algısıyla şekillenmiş dünya siyasetine uyarlamaya çalışalım. Dünya siyasetinin büyük çoğunluğunda;
Kutsal devlet yapılanması vardır. Devletin aldığı kararlar tartışılamaz.
Kültürel algıda kültür üstünlüğü algısı vardır. Coğrafi ve siyasi çoğunluğu sağlayan azınlığa tahakküm etme, azınlığın çoğunluğa mutlak tabiiyeti zorunluğunun dayatılması, tabii olmayana karşı ise düşmanlık algısı var.
Siyasi yapılanma liderlik kültü üzerine kurulmuştur. Siyasi yapılanmada lider tartışılmaz bir konuma sahiptir. Örneğin, seçimlerde adayları genellikle parti lideri belirler. Parlamento liderlerin söylemleri doğrultusunda şekillenir ve işler. Liderlerin söylemleri parti politikasında ve işleyişinde mutlak bir egemenliğe sahiptir.
Bunlara karşılık bireyin yükümlülüğü ise sadece bu kararlara mutlak bir biçimde bağlılıktır! Tersi durumlarda ise liderliğe karşı suç olarak addedilmektedir.
Yazının uzaması sebebiyle bu kısa örneklerden yola çıkarak okuyucudan somut olarak dünyada yaşanan bu örnekleri karşılaştırarak krizden çıkabilmenin yöntemleri hususunda karar vermesini diliyorum.
2019’zun ilk gününde İsviçre’de yeni konfederasyon başkanı görevi devraldı. Acaba dünyada kimse siyasette örnek olabilecek bu değişimle ilgilendi mi? Siyasette dünyaya örnek olabilecek diyorum çünkü ne seçiminde nede devir teslim törenlerinde bir kargaşa veya şaşaa yoktu. Seçim için bir siyasi çalışma gerekmiyor her iki yılda Federal Konsey üyeleri arasından biri bu görevi devralıyor. Ne bir seçim mitingi nede devletin en üst organını koordine edecek kişiyi yıpratacak partiler arası bir çekişme söz konusu değil. Çünkü bu görev İsviçre’de bir ayrıcalık değil bir vatandaşlık görevi olarak addedilir. İsviçre vatandaşı olarak Sayın Ueli Maurer’e bu vatandaşlık görevinde başarılar diliyorum. Ve bu örneğin tüm dünya demokrasilerine örnek olmasını ve İsviçre modelinin dünya siyasetine örnek olmasını diliyorum.
Dünyada, Özgün bir demokrasi kurmak mümkün, dünyanın istisnası İsviçre bunu başardı. Demokratik bir geleceği İsviçre örneğinde olduğu gibi insan odaklı özgünlüğüyle kurulabilmesini diliyorum. Bitti