Anavatanı Çin’i kasıp kavuran Korona virüsün, sınırları aşıp ulaştığı ülkelerden biriyiz artık.
Daha önce umursamaz bir tavırla göz ucuyla izlediğimiz ölümler kapımıza resmi açıklamalarla dayanalı iki hafta oldu.
Okulların tatil edilmesiyle başlayan tedbirler bu süre içinde genişleyerek devam ediyor.
AVM’lerin geç de olsa kapanma kararı, öncesinde kafe, kahvehane, düğün salonları vb toplu eğlence yerlerinin kapatılması daha geniş tedbirlerin de habercisi aynı zamanda.
Sosyal mesafe, 65 yaş ve üstünün sokağa çıkmasının yasaklanması ve sosyal devlet anlayışının nebze de olsa hayata geçirilmesi…
Toplumda olağanüstü halin yansımaları; dışarda hem insan, hem araç trafiğini hatırı sayılır oranda düşürdü.
…
Bir yandan korku, bir yanda hayatı olağan akışında sürdürme kararındaki insan inadı. Ciddiyetten uzak birçok görüntüyü ekranlara düşüren insan manzaraları akıllara İtalya’yı, Fransa’yı, İngiltere’yi getiriyor.
Virüsün anavatanından daha çok insan ölümüne neden olan vurdumduymazlık değil mi İtalya’yı bu hale getiren.
Böylesi kötü ve dehşet deneyim göz önündeyken akla ziyan geliyor yaşananlar.
Her gece 11:45 sıralarında rutine bağlanan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her geçen gün neredeyse ikiye katlanan vaka açıklamalarının öncesi ve sonrasında yapılan uyarılar en üst telden en alta kadar “evde kal”maya ikna edemiyor insanları.
Tamam, başta sağlıkçılar, gazeteciler, gıda sektörü, polisi, askerine ve devlet kurumlarındakilere kadar çalışmak zorunda olanlar var ve bu devlet ve özel sektördeki işleyiş için anlaşılır sebeplerken; diğerleri için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.
Kendileri kadar çevresine yaydıkları virüsün farkında değiller ve suratlarındaki arsız gülümseyişin arkasındaki hangi bahaneye sığınıyorlar acaba?
Can sıkıntısı mı ya da rutinden kopan yaşantıları mı?
Sıkılmak, ölmekten, ölüme sebep olmaktan daha iyi değil mi onlar için?
Önlenebilir bir noktadan, önüne geçilemeyecek daha fazla bir kayba sebep olmanın kayıtsız sorumsuzluğu…
Üstelik Uruguay’da bir kişinin tek başına yaydığı, Fransa’da bir ayin sonrasındaki bilanço göz önündeyken ne demeli bu aklı evvellere?
…
Geç olmadan, yayılmadan, henüz önlenebilirken ve İtalya’da 31 Mart’ta beklenen en fazla ölüm tahminleri akıllardayken gelin geleceğinizi, geleceğimizi daha fazla bilinmezlere teslim etmeden, çocuklarımız için, yaşlılarımız için evde kalın, hem kendinizi hem de toplumu güvende bırakın!