Yalın ayak karnı aç gezdik bu coğrafyada ve hiç beklenmedik sabahları beraber şafağa taşırken kendimizi sınamaya değil bir sonraki bin yıla taşımaktı amacımız.
Doğuştan hazırmışız gibi kapımız tıklatan her göreve koştuk, partnerimizin kim olduğuna bakmadan kendimizi görevlere sunduk.
Birbirimize ihtiyaç zamanların dar anında kendimize ağlamadık ki kendimize hazırladığımız sofrada bin yıllarca çeşmeler aksın ve insanlık besinlerini alabileceği bahçelerde bizde var olalım
Gözlerin aranılan görüntüsü olmak için aydınlıktan dünyanın nimetlerine hep beraber aktık, ne çalışmadan korkarak, nede karşıdakileri hiçleştirerek.
Toprağı eledik, kumu elediklerimize ekledik har taşın altından bir tarih çıkardık ve biz tarihe eklediklerimizi bir sonraki bin yıla saklamak için oralara kazdık.
Birbirine yakın olmayan nice alternatifleri yeniden dizayn edip geleceğe mührümüz bir anı olarak bıraktık.
Kendimize; bir rahat ana ağlamadan, sizin kendinize bırakmadığınız rahata kaçayımda gerisi ne olur ise olsun demediğiniz boş sahasına bizde kaçmadık
Çünkü sizin aceleniz vardı ve bizi o aceleyle yetiştirdiğiniz tren kalktığında tüm yolcularla ve tüm beklentilerle içinde olmak istedik.
Biz bu günlere kendiliğimizden akmadık, aldık elimize örsümüzü düştük büyüklerimizin yollarına, kim bize yol gösterdiyse teşekkür edip ortaya emeğimizi sürdük
Yaşam çok basit ortaya emeğini sür ve yaşa, bir de bakmışsınız ki ortada yarınların hazır tohumları tarlanızda nadastan alevli halleriyle fışkırıyor.
Söyleyecek sözümüz olsun diye kendimizi yenilecek her sofraya sunduk, sunulduğumuz yerde çok çok zengin sofralara denk geldik ki bize yanlarında yoldaş olduk.
Gözlerini kısıp bizi görmek istemeyenler bak biz buradayız mesajlarını bıraktık en doğal yüz ifademizle.
Sen kendini bilgeliğe soydururken bizim seni bırakıp öğrenciliğimizden korkacağımızı sanmadın her halde.
Varlığımızdan da korkmadık, daha elenecek çok unumuz hazine diye bırakacağımız bir sürü zamanımız var.
Çıraklığımıza geleceğimizi yatırırken bir de senin hocalığının nimetlerinin cennetine düşmeyi hiç beklemezdik, tahmin etmezdik.
Yavaş yavaş ilerlediğimiz zamana kaybımızı borç olarak yazmadık, kazancımız başa kalkma aracı olarak işlemedik.
Artık biz kendimize şanslı evlat deme hakkının sınavlarını geçerken, bir sonraki kuşağa miras bıraktığımız tabletlerin aranılan malzemesi olduğumuzu; aranılan fenomen olduğumuzu teyit aşamasında bize seslenen kuşaktan öğrendik.
Sizler bir yere getirdiniz şimdi biz sizden devralmaya geldik
Bırakın kendinizi bizi biraz daha eğitin, mitoloji ve yolların uzunluğuna bakmadan kendimize söz vermeyi bir namus borcu belleyip size verdiğimiz sözün arkasında hep durduk
Ne çalışma var ise beraber, ne emek var ise beraber
İnan bilgeliğinizin bir ürünü olarak geride bıraktığımız çocuklarımızı, taşların çelik karnına kazılmış izlerimizi ve yıldızların birbirine bıraktığı parçalarımızı harcanan emek olarak bıraktık.
Bir de gelinin damada götürdüğü terbiye ve sığınılacak liman birikim hazinesi
Aşılmayacak zamanları aştıysak, geçilmeyecek dar mevsimleri bahara çevirdiysek, fethedilecek kalelerin fatihi olduysak inan bu işte bir sevda var
Bir tek bize değil birde size bıraktığımız notların tümü sevda ile yazılan yazıtlar onu da bilin
Eğer biz de Zaloğlu Rüstem oğul verdiysek; yeni zamanın yeni koşullarına bir batın daha sancılarına katlanarak kendimize sözümüzü gerçekleştirdik, oğullar bırakacağız, geriden bakanların, ileriden bakanların bu işte bir sevda var deyip umudumuza koşacakları sevdada hep beraber yıkanacağız.
Bir yanımız Dicle bir yanımız Fırat aksın
Benimde bir yazar olarak kendi emeğim olan bir kaç satırı yazarak sevdanıza sevdalandığımı sözleşmesindeki maddelere uyduğumu görmenizi, adımlarıma sizin de katkınızı beklediğimi bilmenizi istedim
Hani bir yerde unutulmuş anı var ise, bir yere bırakılmış dar günün hazinesi bize aksın dileğimi unutmayın
Artık herkes herkesi tanıdığına göre, herkes herkesten beklediğini söylediğine göre; gün çalışma günü, alıp oğlunu en yüksek perdeden; bak geliyoruz herkes insanlığını çırılçıplak soysun ki kimde ne cevher var bilinsin geleceğimizi kimlere teslim edeceğimizi bilsin istedik.
Bize düşen ekstra çalışma var ise oda ortaya çıksın istedik
Ne kaybedilecek zamana izin var, nede yeni eklenecek ukalalarla geçirilecek boş zamana seyirci kalacak tahammül
Sancıdayım doğum gerçekleşti gerçekleşecek, bu işe bir de biz kendimizden yürek koyduk ki kimse bize gönül koymayacak
Açın yüreğinizi uzun yol yolcuları; size de bir poleni peteğinize bırakıp yarına akacak, tanrı ve tanrıçalar kendiliğinden semavi döneme geçecek
Belki tebliğde ömür geçecek ama biliyorum ki bir sonraki kuşak rahat edecek, yanlışa aman verilmedi verilmeyecek
Bu işte bir sevda var, bu işte bir sevda olmazsa ne sen kalırsın yarına nede ben imdadına yetişirim yarına taahhüt bırakmak için
Yaşam bu ya kendini geliştirip geliştiriyor sırayı sana getirip senide geliştirecek
Can; bu işte bir sevda var ve gör, bu iste bir sevda olmazsa kim kalır yarına ve olanları kim resm edecek.