Mevsim kış olmaya yüz tutmuş.
Yağmurunu yağdırıyor gök.
Damlalar camlara değerken, göğün şimşekleri rüyaları korkutuyor.
Göğün en zirvesinden, yeryüzünün en derinine, şelaleler akıyor.
Kim bilir, gökyüzünün yeryüzüne kavuşmasındandır belki de bu yağmurlar.
Bir yaz boyunca kurak kalan toprakların hasretidir.
Bilirsiniz.
Gök, yoldaştır her zaman yeryüzüne.
Onu ayakta tutandır gök.
Varlığını borçludur o;
Buluta, güneşe, yağmura...
Ne zaman akmazsa o bir damla,
Özleminden kuruyup soluverir tüm dünya.
Gök nefestir.
Toprağa can, insana yoldaş, şaire şiirdir.
Toprağa akıttığı su gibi,
Akıtır şairin kaleminden mürekkebi.
Dizeler boyu kendine övgüler yağdırır.
Yıldızından tut mehtabına,
Güneşinden tut bulutuna,
Her zerresi ayrı bir ihtişamdır.
Bilmezler ki, onun sonsuzluğunu anlatmaya;
Ne dizeler yeter, ne şiirler, ne şarkılar...
Ucu bucağı olmayan,
Maviliklerle dolu bi uçurumdur gök.
Bir kere atladın mı o uçurumdan,
İstesen de çakılamazsın.
Sonsuz bir düşüşü vardır ğögün,
geriye dönemezsin.
Koca bir evrende, en büyük boşluktur gök.
Sonu olmayan, varılamayan, vazgeçilemeyen...