Ben kendim bile inanamıyorum

Gelişmeler o kadar hızlı ve baş döndürücüdür gelişmelere yorumda yetersiz kaldığımdan olsa gerek ki ben kendim bile inanamıyorum Kendimdeki gelişmelere...

Gelişmeler o kadar hızlı ve baş döndürücüdür gelişmelere yorumda yetersiz kaldığımdan olsa gerek ki ben kendim bile inanamıyorum

Kendimdeki gelişmelere değil etrafımda gelişen olaylara inanmak mümkün değildir ve bu olayların nasıl bu kadar rahat yaşandığına tanıklıktaki anlamalar için rehberlik gerektirir

O kadar absürt şeyler yaşanır ve yaşanılanlar normal günlük yaşam parçaları görülmeye başlandı inanası gelmezse de olanların görüntüsü, yansıyanı bu ve maalesef insanlar çokta rahatsız görünmüyor

Bayramlarda büyüklerin ellini öpmek bir gelenekten öte bir zorunluluk bir eksiklik görülür ve insanlar bu eksikliği tutunacak bir dal görürlerdi

Şimdilerde yaşansa veya yaşanmazsa ne olacak gibi bir hava yaratılmış ve insanların kendi becerileri bir tek kendilerinin malıymış egoizmine girmişler, yani paylaşım yok denecek kadar silinmiş

Güven o kadar azalmış herkes gemisini kurtarandır bencilliğine girdiğinden ötürü en ufak fırsatta herkes kendini düşünmeyi en öne koyuyor ve bunun içinde çıkara dayalı ilişki bencilliği dayattığından ortamda güven duygusu önce zedelendi ve sonra ihanetler dalan insanlar geride güvensiz bir ortam yarattılar

Oysa benim en büyük özelliğim inanmak ve inandığımın peşinden gidilmesi gereken her yere gitmek ve peşinden koşmak

Buna kendimi hücrelerimi, inancımı, kaslarımı ve en ufak tutunacak bir dala tutunup umudu canlı tutmak, umudu ayakta tutmak ve umuda ihtiyacı olanların inancını taze tutmak için çok çalışırım

Ben çalıştıkça kendime güvenimde tazeleniyor ve her tazelenişte kendim yenileniyorum ve bir şeyler öğreniyorum

İnancı güçlü insanlar sınıfına kaydolmak isteyişim beni serüvenden serüvene sürükler oldu ve her birinden fasikül yazılarla beraber dersleri üniversitelere tez yaptım

Ben öğrendikçe daha oturaklı, ben oturaklı halden hallere evrilirken daha fazla tercih edilir olunca, kendime verdiğim sözlerin dozu artı, çalışmam gerekenden daha fazla çalışma ihtiyacı kendini dayatıyor ve bana kalan ihtiyaçlara cevap vermekten öte bir şey olamaz

Sana hatıra bıraktığım tüm istemlerimi, umudunu gerçekleştirmede ihtiyaç olursan kendine yükselecek basamak bile yapabilir yükselebilirsin ama inanılacak şeyler olsun ki emeğe yazık olmasın

Yaşam hayalle süslenebilir ama hayalperestlik yapmamak lazım ki realiteden uzaklaştığında topludaki insanların beklentileri, öncelikleri farklı olabilir o zaman aranıza mesafe girer ve birbirinizi anlamaktan çok uzaklara düşersiniz

İnsanlar ekmeğe muhtaç ise sen tatillerden söz eder isen, insanlar çıplak ve sen uçak ile yolculuktan söz edersen sen ve toplum arasında uçurum olur birbiriniz anlamazsınız

Bir günde çiçek bahçesini oluşturmak için gökyüzünden yıldızları yere indirmeyi becerdiyesen bin günde aynı bahçeyi katletmelerine izin verme

İnsanlığın oluşması için çok emekler sarf edildi ve bu sarf edilişleri insanlar birbirlerine miras diye devrettiler

Buna gelenek, görenek veya ananeler deyip yaşanılması zımni yasalar ve uyulması gereken kuralları her hangi bir yazı veya zorunluluk olmadan devrederlerdi

Toplumların bu yazısız kuralları toplumların belleğine işlenmiş ve toplumların aklına gelmezdi ki kural ihlali yapsın, çünkü toplumsal sözleşme gibi bir ittifak manzumesiydi

Her kes her gün karşılıklı kurallar noktasında anne ve babalar tarafından binlerce hikayeden birinde uyaranlarla kişilikleri işlenerek dışarı salınırdı ama şimdilerde ise artık aileler çocuklarımızla ilgileniyor adı altında bir mekanik ve sınav yarışına girdikleri için çocukların, kendinden sonraki jenerasyonun nasıl mekanikleştiğini bile göremiyor

Toplumsal sözleşmeler veya ananeler toplumlar için vazgeçilmez durumdaydı

Bu paylaşım insanların ortaklıklarını artırırdı, insanların paylaşımını artırırdı ki insanlar birbirlerine kazandırmayı ön planda tutarlardı

Bir fakir var idiyse ortak beslenirdi, evi yıkılan bir köylü ortaklaşa evi yeniden yapılırdı, açlar köy tarafından ortak beslenirdi bu birliktelik bin yıllar devam etti ve insanoğlu teknolojiye yenik düştü neden mi?

Neden olacak teknolojiyi tam anlamadan o dünyaya dalıyor ve teknolojiyi kullanacağına onlar teknolojinin kölesi durumuna düştüler oysa teknoloji bir ihtiyaçtır ve onu ihtiyaç sınıfında tutmak gerekirdi.

Çocukların rüyasında, masalında o kadar renk varken; barbarlığın terk edildiği bin yıllardan geri kalma yöntemler ancak insan dediğimiz canlıların davranışında görülür ve birbirilerine karşı barbarlığın katıksız olanına başvururlar.

Kötüye karar verme ile kötüde ısrar insanların kendi iradeleridir ancak insan olanların düşünmeleri gereken şeyler dünden ders çıkarıp yarına sosyal ve mutlu bir gelecek bırakmaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri