Diyarbakır’da özellikle son 3-4 yılda turizm potansiyelinin geliştirilmesi için çok ciddi çalışmalar yapıldı.
Sokak/cadde sağlıklaştırma çalışmaları, surların restorasyonu, başta Zerzevan ve Artuklu Sarayı kazı çalışmaları bunlardan bir kaçı.
Bu çalışmalar dışında Sur’daki kent dokusuyla bir bütünlük arz eden UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Diyarbakır Surları, Hevsel Bahçeleri, geçici listede bulunan Zerzevan Kalesi, insanlığın ilk yerleşim yeri olarak kabul edilen Çayönü Höyüğü ve Körtik Tepe, çalışmaların sürdüğü Artuklu Sarayı, Camiler, Kiliseler, Diyarbakır evleri, kültür ve inanç turizmiyle açık hava müzesi durumundaki Diyarbakır konulan hedeflere erişmeye açık ara aday bir şehir.
Ancak kentin önüne konulan turizm hedefleri söylenen rakamların çok gerisinde.
2022 yılının başında kentin turizm hedefi hakkında konuşan eski Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, 2023 yılına kadar 5 milyon turist ağırlamaya hazır olduklarının altını kalın çizgilerle çizmişti.
Gelinen noktada hedefin çok gerisinde kalındığı anlaşılıyor.
19 Ağustos’taki Diyarbakır 2. Dönem İl Koordinasyon Kurulu Değerlendirme Toplantısında konuşan İl Valisi Ali İhsan Su, 2022’nin ilk 6 ayında kente gelen turist sayısının 500 bin civarında olduğunu açıkladı ve “Yılsonuna kadar 1 milyonu bulacağız” ifadelerini kullandı.
Yılın başından 2023 yılına kadar konulan 5 milyon hedefinin yüzde 10’nuna tekabül eden rakam; ya rakamın ya şişirildiğini ya da ulaşılmadığının göstergesi!
Mardin ve Urfa ile birlikte Mezopotamya'nın “altın üçgeninde” bulunan Diyarbakır’da hedeften geriye düşüldü mü diye düşünürken; 2022 yılı İslam Turizm Başkenti seçilen Urfa’nın durumuna bakalım.
Değerlendirmeye pandemi öncesi olan 2019 yılından başlayalım. Aynı zamanda Göbeklitepe yılı olan 2019’da Urfa’ya 1 milyon 250 bin yerli-yabancı ziyaretçi gelmiş.
2021’nin Aralık ayında Urfa’ya bir ziyaret gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2022 yılından itibaren Şanlıurfa bölgesinde 5 yılda 5 milyon ziyaretçi hedeflediklerini söylemiş, yani yıllık 1 milyon turist hedefi ortaya koymuş.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne aday gösterilen Mardin’e (yine pandemi öncesi) 2019 yılının ilk 9 ayında gelen turist sayısı, 800 bini yatılı toplamda 4 milyon kişi gelmiş.
Pandemi tedbirlerinin gevşetildiği 2021 yılında Mardin’de günübirlik ve konaklayan turist sayısı yaklaşık 2 milyonu aşmış.
Yukarıdaki rakamlara baktığımızda farklı destinasyonlara rağmen Mezopotamya Altın Üçgeni’nin en zayıf halkası Diyarbakır gözüküyor.
Suriye’deki kargaşa, Rusya’nın Ukrayna işgali bunlara sebep olabilir mi ya da -yerli turistler düşünüldüğünde- ekonomik kriz?
Saydığımız olumsuzluklara rağmen, sınır iller olmasına rağmen iki il de Diyarbakır’dan önde.
Burada dikkate alınması gereken ya da dikkatten kaçan nokta ne?
Ya yöneticiler rakamları şişiriyor ya da gerek yanlış turizm politikaları gerek farklı gerekçelerle hedeften geriye düşüldüğü gerçeği göz ardı ediliyor.