Ekonomik açıdan kötü günler geçiriyoruz. Hiçbir şey için sürekli devam edecek diyemeyiz; eninde sonunda biter kötü günler. Derler ya ya deler geçer ya da es geçer, bir şekilde geçer.
Keşke insani tüm acılar için de bu kadar hassas olabilsek ama ve maalesef gündem ekonomi. Onunla başlayalım.
Zorlayınca boş midelere yeni yeni ucuz icatlar bulma da üstümüze yoktur.
Önce boş baklava, ardından boş gözleme bu icatların ilki; daha neler göreceğiz kim bilir?
Gülümseten bir mübadele hem de 14 Şubat Sevgililer gününde.
Artvin’de Gülay Şimşek geçtiğimiz yıl Sevgiler Gününde sıvı yağ hediye eden eşini, lüks restorana davet ederek kendisine 5 litrelik bidonla benzin hediye etmiş. Güzel…
Tüketimsiz Sevgililer Günü demişken; Mevlana ile devam edelim; Mevlana'ya sormuşlar;
"Sevgili" nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli
Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı "
Bir de güldür güldür de bir diyalog vardı trajikomik sanayileşen aşkı anlatan diyalog vardı, şöyleydi; Bir insan güneşi de sever, bulutu da sever, yaralı çocuğun gülümsemesine de aşık olabilir insan... İnsan dediğin şekle aşık olmaz, insan öze aşık olur. İnsan sevdiğine baktı mı (kalbini göstererek) önce şurasını görür. Şeklini şuklunu değil! Ah ulan Romeolar sevdanın içine etiniz be.
Ve Cemal Süreyya’dan aşk tasviri;
Ve aşk;
Bir saç teli kadar inceydi
Üstünde yürüyebilmek için
Cambaz olmak değil
Yürekli olmak gerekiyordu!
…
Bugüne denk başka bir haber aşkları bitmiş eski eşlerden; Nafaka gönderirken dekonta ‘haram olsun' diye yazan öğretmen, eski eşine 15 bin TL tazminat ödemeye mahkum olmuş…
Aile kurumu demişken Diyanet ile devam edelim; Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre erkek, istemesi halinde eşini gıyabında da boşayabiliyormuş. En azından masrafsız…
Karışık oldu, aşk gibi Ahmet Arif ile bitirelim;
Seni sevmek, felsefedir kusursuz.
İmandır, korkunç sabırlı.
İp’in, kurşun’un rağmına,
Yürür pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca…