Bir ajansın hazırladığı Ramazan ayına özel beslenme önerilerini okuyorum.
Önerileri sıralayan alanında eğitim görmüş bir diyetisyen ve o kadar çok kendini zorluyor ki; kurduğu cümlelerde bunu fark ediyorsunuz.
İftarda fazla yemeyin diyor da ekmeği, tatlıyı bir kenara bırakın diyemiyor.
İftar ile sahur arasındaki ara öğünden ve tatlıdan bahsederken, sütlü tatlıları tercih edin diyor. Bir nevi yıllar içinde oturmuş alışkanlıklara nabza göre şerbet öneriler sunuyor. Verdiği mesajları da açıklıkla değil de alt mesajlar vermeyi tercih ediyor ve şunları söylüyor:
“Bireyin kendi içerisinde iç muhasebesini yaparak daha sağlıklı bir birey haline gelmek için ona emanet edilen bedene daha iyi bakmak için nasıl değişiklikler yapılmasına karar vermek gerekiyor. Normal hayat alışkanlıkları içerisinde çok fazla yemek mi yiyor, israf mı yapıyor ya da çok sık mı atıştırıyor bunları biraz gözden geçirmesi ve iç muhasebesini yapması gerekiyor”
Devamına bakalım;
O yüzden neyi ne kadar yemeliyizden ziyade biraz daha yemeğin anlam ve önemini anladığımız, Ramazan’ın felsefesinden uzaklaşmadığımız sofralar kurmamızda fayda vardır. İftar ve sahur sofraları için neyi, neyden, ne kadar yemeliyiz önerilerinden daha önemli olan şey aile bireylerinin bir arada, yemeğin şükrü ile farkındalıkla yemesini sağlamak diyebiliriz.
Aile bireylerinin bir arada olmasının yarattığı manevi havaya amenna.; aslında şöyle demesi gerekmiyor mu sizce de:
Ancak bu havayı ve bedeni terbiye etmeyi kalıcı hale getirecek yanlış beslenme alışkanlıklarından Ramazan ayı münasebetiyle kurtulma şansı verebiliriz. Hayatımızdan hazır besinleri, gluteni ve bir çok zararlı içeceği (ki en başta kola vb gazlı içeçekleri) çıkarmalıyız. Hamur işi tatlılar, gdo ile şişirilmiş hazır gıdalardan uzak durun. Sektör haline getirilmiş beslenme alışkanlıklarını bir kenara bırakıp kendi alternatiflerinizi oluşturun.
Sözün özü, yaşamımıza tıpkı diğer tüm alanlarda olduğu gibi etki eden ve insan sağlığına değil de piyasaya hizmet eden bir anlayış var ve beslenme zinciri de bunun en büyük halkası.
Bunun yarattığı tahribatla ve özellikle beslenmeden kaynaklı hastalıklar ve devamı olan ilaç sektörü de insanlığı esir almış durumda.
En azından görüntüsüyle muhafazakar bir diyetisyen profili çizen uzmanın; Ramazan ayı munasebeyiyle “nefis terbiyesi”ni bu açıdan öner(a)mez demesi dikkati mi çekti. Öneriler mi, bunları da yazamaya başlayacağım yakında. Sağlıkla kalın.