Yoksulluk, yoksunlaştırıyor insanı; kötü şey.
Yoksul için her dönem aynı. Ekonomik krizde de, bolluk bereket dönemlerinde de.
Bildiğim memleket ahvali iyiyken çöpler ganimet olur, fazlası yok.
Yoksula düşen sofranın artığı her zaman.
Şimdi çıkıp bağıranların azı yoksul.
Bağıran orta sınıf, hakılılar.
Eskisi gibi gidemiyorlar mudavim oldukları kafelere, haklılar.
Alışmak zor, alışırken kaybetmek daha zor.
Yoksul öyle mi; hep yok!
Aza kanaat zenginliği bizimkisi. Olanla yetinmek, olmayana iç çekmek, başkası yok.
Yoksulluk, yoksunluğu da getiriyor.
Özel okulda okuyamazsınız, günübirlik elbiseleriniz size özel dolabınız olmaz, yemediğinize yutkunur, giyemediğinize burun kıvırırsınız gururdan.
Her gün önceki günü aratır hep.
Yağa, şekere, bulgura, ekmeğe zamma hayıflanırsınız da velinimetiniz deyip baş tacı edersiniz.
Bir süre sonra bu sizde bir hayat felsefesi olur da anlamlandıramazsınız zenginin aç gözlülüğünü.
Felce uğrar yarınız, reflekssiz, yarım.
Aşırı kilodan şişen bedenlerin dönemsel otofaji diyetlerine bakmazsınız bile; hep yarı aç diri vücudunuza imrenerek bakar et yığını, kırmızı suratlılar.
Açtırmayın bayramlık ağzımı; alışmayacağım yağmurun denize yağmasına.